Sanma söndü içimdeki o alev
Hasret rüzgarıyla yanıp duruyor
Ne yaptımsa ker tutmadı o yara
Gün geçtikçe ıgıl ıgıl kanıyor..
Unutmadım gül dudaklım unutamadım
Hasretin aşından tattırma bana
Bilirim buruktur tadı birtanem
Bu yaşda yollara baktırma bana
Ezelden gurbettir adı nurtanem
Kınalı ellerini veda der gibi
Anamın adısın agzımın tadı
Sen gülersen ben gülerim ikbalim.
Felek dertlerini sende sınadı
Sen gülersen ben gülerim ikbalim
Zor yıllarımızda ışşıgım oldun
Bin bir maharetle girip içime
En hassas yerimden dagladın yine
Yorgun kollarımı narin bedene
Paslı zincirlerle bagladın yine
Ne etsem eylesem boşa gidiyor
Bu muydu örfümüz bumu töremiz
Ayaklar altında kalan insanlık
Bu muydu görgümüz görenegimiz
Çamur deryasına dalan insanlık
Ortada dolanır yobaz sürüsü
Bin dokuz yüz altmış okul yıllarım
Anam şeker dürmüş pek de aç karnım
Babam mahkum yokki halım soranım
Hayata erkenden tuşlanmış ömrüm.
Bir ara düzeldi hayat rotamız
Biraz mutlu idik çok gördü yine
Fuat abi öldü başladı çile (rahmetli kayın pederim)
Hayat yine döndü başa tersine
Acıyla yeniden tanıştı ömrüm
Dokuz yüz yetmiş dört aylardan kasım
Aylar varki beklersin yollarını
Aylar uzar yıllar uzar.
Gelmez örgücü sevdigin
Unutulmuş olabilirsin belki
Ama unutulamazsın çünkü
Unutulmak için unutmak gerek
Bir baktı gözüme içim kaynadı
Hücrelerim yerlerinden oynadı
Çıgırdımda avazımı duymadı
Petek yaptı bal yapmadan sır oldu
Adresi yok ismi nedir bilmiyom
Kara gözlü kara saçlı kumralım
Yeter bu ayrılık cana taak etti
Bilmecesin çözülmeyen hummalım
Yeter bu ayrılık cana taak etti.
İnanki hasretin beni tüketti
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!