Adım adım kuşatılmış düşlerin memleketi,
Kokusu siner; ocağında yakılmış birkaç şiirin,
Ve illa sesi duyulur; her sokağında üşümüş muhtaç bir kedinin,
Evlerin yalnızlık naralarıyla birlikte,
Babaların solmuş yirmi yıllık ceketleri,
Kimin yaşı kadar saklanmış bilinmez,
Sanırım aşağı yerine sırtıma,
Sol koluma saplanan hiçliğe
aldırmadan sırtıma yuvarlanan
kaya yüzünden mutluyum
özgürlük kırmızısında yanan
arayış içinde yaratılıştan kutluyum
Sesin maviliği ağaçlara taşmış,
Kaçak kadın, bak koşmakta,
Söylesene insan, gözlerin nerede?
Kuşlar kayalar taşıyor,
Bakışlar ve su donuk
Yüzememek ihanettir nehre,
Ayaza karşı geç bulduğum ibadetim,
Ey benim elleri, Tesnim'e davetim,
İstersen de tut götür ateş akan o yere,
Bir alim duasını kapatalım mahşere,
Fark edilmek gerek şu günlerde,
Yoksa karışacak zaman zahmeti
Sevdanın eskimiş yitik mektuplarına,
Küs bir çocuk, beraber faillerle
Eğreti yanlarında, sanki yeni yetmiş bir inci baş eğmez
Kanı yerde
Sokaklardan gözlerime inen hüzün yokuşu,
Dinle, zoruma giden ihanet örtülüyor; sonsuz, dinmez bir kinle,
Toprağıma çökmüş namus yoksunu alçakların kokusu,
İçten gelir haysiyet, namus vatandır,
Ruhuma diriliği katandır,
Ait olduğum korkaklık korkusu,
Gündüze bakma
Hayvani bir arzuyla güneşi kahreden
Geceye bak sen,
Bak sen,
Nasıl can çekiştiğini gör havanın,
Böyle bir havada sessiz bir elveda aldım senden,
Nasıl anlatsam size o gülüşü
Gözleri güne eş,
Elleri, ele geçirmişim gibi Kudüs'ü
Ve bilirim, düşlerim,
Baktığımız aynı gökyüzü
Nedir beni yolumdan alıp döndüren,
Uğursuz ölümlerden, uğruna yaşamı sevdiren,
Kafkas gibi fedasına açılan,
Gözleri ruhuma polen polen saçılan,
Kimdir beni kolumdan çekip götüren,
Kanımca siz beni tanımazsınız,
Nasıl çamurludur ayaklarım...
Temkinle saklarım, duymazsınız
Fırtına ısırmış saçlarımdan,
Neden hala kaçmazsınız?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!