Disiplin Kazandırır Şiiri - Sevinç Kavuk

Sevinç Kavuk
1200

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Disiplin Kazandırır

İkinci Dünya Savaşını düşünmek istiyordum, aklımdan ama geçenler ilginç konu olmaya yüz tuttu… O zaman dörtlü güç vardı, İtalya’da moussolini, Japonya, Almanya’da Hitler… Bu hal, o zamanki çaresizliği kükreyişlerdir, ayrı ayrı çatışıyorlardı… Hiç ara verilmedi sonra… Yahudileri yakıyorken bir dünya şirketliği hali, nasıl oluyorda bugün parmaklarına dolamışlığın zaferini, yine de Yahudi onların düşünürleri olmayı başarıyor… Neyin farkına vardılar bu saldırgan dünyalılar yanlıları, ne keşfettiler de: Bir yeri sözde korumaya gidiyor bir Avrupa ülkesi, Amerika, sonra yapılanmalarına yardım diyerek, orada kalmayı bu aralarında hem tarafsızca planlamanın, hem kararlılık amacının bu örneği bugün ne belirtiyor? Bütün o ülkeler aç ve perişan… Onlar 168 ülke toplamı… 168 ülkenin kaderini düşünmeyeyim diyebilirim… Bugün artık daha da açık seçikleşti sanki…Bütün İslam dünyalarını tarikata hortlatanlar bugün kimler? Buna, halkı uyuşturma için kullanılan nedir?

Sivrisinekler bataklıkta yoğundur… ama birlik oldukları için değil… mekan uygunluğu denilirse eğer: yaşam alanlarıdır bataklık… önceden değil, orada çoğalırlar… Sinekler hijiyensiz alanlarda barınıyor, iklim şartları da buna bir neden oluyorsa, rahatlıkla çoğalıyorlar…

Düşünüyorum da, saldırgan ruhlu bu dünya güçlüleri, nerede saldırma şansı varsa hiç ayrışmıyor düşünceleri ve birbirine yakınlıkları hiç batmıyor birbirlerine… ancak ganimet paylaşımında cırtlıyor cılız cılız sesler: Bbbaaarrrışşş… yani barış diyorlar ara sıra… halkının uyanışına nebülözlük, sis bulutunu geriyorlar zamanlı olarak…

Zamanlı olarak… Asya da zamanı gelirse davranıyor, ki bunu olağanca takdir ediyorum, sadece bir çatışma türetimini önlemeye en asil bir davranış olduğu anlamında değil elbette… Peki, gelişme anlamında hep tembeller miydi? Hiç Asya’da bir huzur hakim olabilmiş bir süreç oldu mu? Maddi açılan zararları kimlere işlettirmeye hangi program ile sunuluyor?

Ve ayrıca: Onlar saldırgan oldukları için ganimet paylaşıyorlar, peki Asya? Saldırganlığı seven Arap ve Yahudi de bu kaynaklara artı oluyorsa ne denir artık, gel keyfim gel demekten başka… Algılayabildiğim tek maduriyettir, gel keyfim gel sürtüklüğü…

Rusya Asya değil mi? Niye seviyorum ben onları böyle inadına? … Niye sevmek istiyorum demiyorum, seviyorum ve anlam da veremiyorum… Bir şeye inanıyor bu içim… Asya havasını iklimi, coğrafyası, kültürüyle en yakından koklayanlar onlar… Bir gül kokusu hiç suratlara tebessüm ettirmez mi? Bunu, sanıyorum psikoloji uzmanları açıklayabiliyorlar ne çok örneklerle… Onların örnekleri canlı canlı birer yaşam modelleridir, defile olgusu da canlı canlı bütün görkemiyle geçiyor sahnede…

Yegane aşkım Atam, Yegane aşk güzelliğim Atatürk’üm, sizleri düşünürken öylesine hür ve bağımsız, iman ve inançlı alabiliyorum ki düşüncelerimi dilime ve öylesine bir huzur ki, sanki hepsi birer güzellikleriniz, bu içimin gözüyle gördüğünü parlayan dünya gözüm… Rusya hakkında da içimin sesi çok güzel, lakin anlatamıyorum bunu… belki, onların bu güzelliğine güvenmek gereği olmamalı olabilir bu, ama davet edebilme hep sürekli bir ihtiyaç olmalı gereği de olmalı diyorum sanki… ve sanki… elimde değil, içim sevgisini bağırıyor çırıl çıplak, aklım beynim mantığım boyun eğiyor buna bütün sevecenlikle… belki de bunun tersidir, bilmiyorum… bana öyle geliyor ki, sadece bunu üstelik bilmek istemiyorum…

Doğal olarak gerçeklerle yüzleşmeyi seviyorum… Bu gerçeğimi de koruma altına alma şirinliğimle ‘baş başa kalmayı’ benimsiyor ve benimsemiyorum ‘belki’ yine… ikircimlik duygusu denilene hakim olabilmek başka, ikircimlik duygusunu düpedüz doğurmak başka… Varsa bir duygu, hakimi hekimi ordusuyla sahiplenilmeli… bir vatan gibi, bir aile gibi, bir doğa gibi, yaşamları için suni olarak yaratılan kaba güç haliyle zararlı ne varsa, kayıtsız şartsız engellenmeli, öyle ki, bu zarar halinin, hiç bir olanağı dahi olmaması şartıyla, şansı olmayacak tedbirler olacağı ile… bir başka zarar mekanizmasına da yine aynı önlemler esirgenemez asla… belki’ler hep var olacaktır, korunurlar, hatta korunmalılar da… bu bir paylaşım varlığını etkilemez, sadece disiplin kazandırır…

Beynimiz odacıklar VARLIĞIDIR, odadan odaya gel-git geçişler toplamı önce birer ve geneli olarak da bir disiplin yumağı… Düşünüyorum ben de:

Önce VARLIĞIM: Vatanımdır. Adım Türk, Soyadım Türklüğüm vasıflarımla ikramı bol, iyiliği sonsuz Allah’ın adıyla ben Rahman, Allah tek Rahim! Önce birer ben ile geneli ancak ve sadece ‘Bir’ Allah kaynağıyla bütünlüğe bir toplamı bu disiplin olarak; hans, john, Aleks, Hasan, Mehmet, Meryem, Anna, anne… ve git gide ayrı ayrı inceliklere kadar ayrışanlar bileşimi bir varoluşu uygarlığa yükselterek yücelmek… havada-suda-karada (toprak) … havayız, suyuz, karayız… Ben Türkçemize aşığım! Öylesine bir felsefe okyanusu ki:

Anne baba çocukla üölenir değil mi? Hava su da kara ile… anne baba belli, hava su da belli, bu üçüncü bir gelişme, yetişme, yeşerme, yenilenme, ebedi bir gençlik, toprak gibi, çocuk gibi… neden kara denilmiş diye düşünmeye doyamıyorum… ve kara bağında bağlamların sürecine kavram zenginliği bir yaşam sağlığı hakimiyeti… ne güzel disiplin… ulvi bir disiplin kazancı emeğine bir bebeğin yüzüstü emekleyişi ‘bu vatan benim’ o ilk heyecan coşkusunu geleceğine ilerleyişe kararlı şen gülücükleriyle çılgınca hayranlık bakışı annesine, çevresine…

Ve yine, Adım Türk, soyadım Türklüğüm, gel-git geçişi Rusya, ben odacığım diyorum, buna odası denilmesi takdir bulabilir daha hala… Rusya odacığım, Rusya odası bir üçleme VARLIĞI… Beynimin birer odaları yeryüzü VARLIĞI: Adım, soyadım ve üçleme varlığı…

Bu sorumluluktan kaçanları Ey Yüce Allah’ım bu mübarek Ramazan hakkı yüzü hürmetine, ne kendine ne çevresine zararı, insanlık dışı boyuta gelmemesi için doğru yola yardımını esirgeme! Sana yalvarıyorum gözümün yaşıyla değil, yüreğime oluşan göz yaşları gölüyle… Göz yaşı gölünde yüzmeyi bilen varlık Sen hiç yaratmadın Yüce Allah’ım! Göz yaşının kaç dehşet boyutlu yangını söndüreceği gücü de esirgemedin hiç! Buna rağmen muhtacım sana! Kıvranıyorum! İkramını esirgeme Türk varlığımızın incitilmemesine aşkınla baş koymuş emekçilerin sağlıklı emeklerine! … Sağlık bir tek Sensin Yüce Allah’ım! Sağlığı sana aşkıyla kutsayan Türk varlığı ve Türklüğü Senin cennetinden nuruyla barındıracağı Vatan sıcaklığı üşüyor korkusuna boğma, an ve an yetiş Allah’ım! Üşüme korkusu bu kadar dehşet iken, yok olma dehşeti içinde olanlara başım hep eğiliyor… Çaresizlik disiplin bozukluğu iken, disiplin kazancına umutlanmayı nasıl doğabilir insanlık daha?

Bu arada aklımı okşayan düşünceydi: Allah deyince, hep 'sensin' tek Allah'ım diyoruz... ne muhteşem 'sen' hitabı güzelliğinin bu kaynağı... öyleyse inanç güzelliği kayıtsız şartsız BEN olacağım... her güzelliğin ilkiyim ben... BEN burada emekleyişe anlı açık yüzü ak durabilmektir, Ben'lerle ilişki ve iletişim gücüne güven sağlığıyım... Bu sağlığı ile asırlara yol olarak ilerleyen bir ecdadın bir uygarlık tarihine aşk kaynağına ölçüsüyüm ben... diyebilecek yüzümüz kaldı mı acaba? Benliği 'Allah de sana bir çuval kömür göz kısmeti ayıracağım gibi' bir sinsiyet pazarlığında bulabilmenin utancı benim de ülkemde yaşanıyor... ve hiç göz kırpmadan ulus varlığı Anayasayı toptan tepmeye apaçık cüret ediyor hükümet denilen varlık utançları... güpegündüz...

Bir ulus varlığı akıl ürünü, güç ürünü değildir! Hiç alim olmuş mudur ki, din anlayışını Allah'ın güzelliğinden bir an dahi ayrılmamış olsun? Evet! O Türk ulusunu bugüne kavuşturan yüceliklerdir... Türk varlığı ulus bütünlüğünde bu güzellikleriyle hep nurunu parlasın Yüce Allah'ım! Hiç Göktürklerin şahadet parmağı istikametiyle ve bakışların pırlantalığında şahadetsiz bir şehitimiz olmuş mudur, bir gazimiz o imanında üşümüş müdür? Bir ulus varlığına bu edepsizlik soğukluğu neden? Edepsizliğin soğukluğunda üşümek benziyor mu hiç kış baharımızın dondurucu sıcaklığına?

Gönlümüze eşsiz taht kuran sultanımız Ramazan! bütün Müslüman alemini! duyarlığın en olası sonsuzluk değerinde bir sağlığıyla! hayırlı, mutlu ve esenliklerle kıvanmaya! hep sonsuz şans olsun! , onurlandırsın! ...

Eylül 2007

Sevinç Kavuk
Kayıt Tarihi : 14.9.2007 18:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Münir Üsküdar
    Münir Üsküdar

    Ellerinize sağlık. Çok güzel,çok anlamlı olmuş. Tebrikler.

    Münir ÜSKÜDAR

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Sevinç Kavuk