Bağırıyor bir şaşı,:
“Reform, dinde reform! ”diye.
Kırk kere sayıp hiç şaşırmadan
Atıyor kuyuya elindeki taşı…
Halim mi halim,
Ve de çok mülayim,
Yaşlı bir ulema,
Bakıp suya,
Kaşıyor kel başını,
Düşünüyor derin derin.
“Olmaz bu işin şakası” diyor;
Girilmez ki kuyuya,
Hava çok serin,
Kafayı üşütürsün alimallah,
Su da hem soğuk,
Hem çok derin.
Kalsın en iyisi taş orada!
Kükrüyor bu kez şaşı:
“İlerledi İslamiyet’in yaşı,
Kaldıralım artık şu naşı.”
Müslüman’ın da olmalı çağdaşı!
Değişmezse din,
Biz değişelim,
Âlim dediğin,
Fiyakalı mı fiyakalı olmalı,
Saça boya sürmeli, bıyığa briyantin.
Olmazsa biraz kâhin,
Biraz zalim, az da hain,
Bu çağda denir mi ona âlim!
Çok arkadaş, beş vakit namaz vallahi çok,
Şunu üçe çekelim,
Yatıp yatıp kalkmak olmaz,
Değil mi asıl ibadet çalışıp üretmek,
Dinlenip eğlenmeye de kalsın zaman.
Nesli tükeniyor, koyunun, ineğin,,
Deve kuşu da iri bir hayvan,
Ondan da akar kan!
O da edilebilmeli kurban!
Kocabaş bir prof kaptı sözü:
Okumuyor millet Kuran,
Okusa da anlamıyor ulan.
Ben yapacağım yeni bir yorum,
Değil Arapçayı Farsçayı da iyi biliyorum.
Kuran’ın olmaz meali,
Türkçe okunup Türkçe yazılmalı,
Olmalı kitabımız halis Türk malı,
Aksakallı, ak takkeli bir ulema,
Peygamber sözü demeden daha;
Sözü kaptı eski bir bürokrat.
Sakın “Hadis” deme bana,
Hadise çıkarırım o zaman ben de sana.
Bilmez misin hadis dediğin külliyen yalan,
Yalanla yapamazsın İslamiyet’e hakaret,
Bütün hadisleri kaldır at!
Bize yeter Yüce Kuran;
Onu da sil baştan yazacak işte edebiyatçı olan!
Ama benim de bir önerim var:
Eskisi gibi Türkçe okunsun yine Ezan.
Fikri vardı sakin bir bilim adamının,
Ağır ağır konuştu söz almadan,
Et yemez ki Yaratan,
Kurban parasıyla tatile çıksın ahali,
Et kilo yapar,
Şişmanlıktır insanın en kötü hali,
Daha uzun ömürlüdür vejetaryen olan.
Ya akmasın bayramlar da kan;
Ya da gizli saklı kesilsin ki zavallı hayvan,
Çekmesin can!
Bir hekim çıkıp ortaya,
Bizden değil millet,
Tekkeden, türbeden umuyor medet,
Buralar kapatılsın,
Hâlâ giden olursa hapse atılsın!
Keltoş bir avukat da atıldı ileri,
Bu çağda bağlanır mı hiç başa çaput,
Yakışmıyor kadına kıza,
Müslüman’ın olmalı anlı açık,
Başı açık.
Başörtüsü takanı üniversiteden atalım,
İnat edenlere peruk takalım.
Durmayalım bu reformu çabuk yapalım.
Tevekkül ve imanın yerini,
Çoktan kapmıştı gurur ve ve kibir,
Sayılmadı doğrular ve yanlışlar bir bir…
Yeni yeniydi,
Doğru ile yanlış da kardeşti işte,
Bakılmaksızın faydaya zarara,
Değişmekte hayır vardır denilip her işte,
Gidildi hayra…
Din adamları çeşitlendirilip,
İslamiyet daha zengin yapıldı!
Dervişlerin yanına,
Cinler de itildi.
Dinozorların yanı sıra,
Sıpalar da eğitildi.
Reform için çıkılmıştı yola,
Bakıldı sağa sola.
Sıpalar da iyi yetişmişti hani,
Başladı her biri farklı tondan anırmaya,
Yapılmıştı usulünce davet,
Müslümanlarda tek erek,
Hidayete ermek.
Olmazdı davete icabet etmemek,
İnançlar gibi insanlar da değişti bir bir,
Münafıklar hidayete erdi,
Müminler küfre yönelip oldu iyi kâfir;
Bir reform işte böyle yapıldı.
Değişince yerler, değişti roller.
Yenilikçiler tutucu,
Tutucular yenilikçi oldu…
Kalmadı ortada birlik,
Herkes kendine göre inanır oldu.
Bitti müslümanlar arasında samimiyet,
Kimi yaptı siyasete alet,
Kimi sandı dini akıldan gönülden ibaret,
Zor geldi kimine ibadet,
Yerine etti sadece niyet.
Ve neticede cemiyette ayrı, mabette ayrı,
Evde ayrı ayrı yaşanır oldu,
Kıyamete denk değişmeyecek son hak din canım İslamiyet.
Kayıt Tarihi : 15.8.2009 23:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Necip Zeybek](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/08/15/dinde-reformun-hikayesi.jpg)
“Reform, dinde reform! ”diye.
Kırk kere sayıp hiç şaşırmadan
Atıyor kuyuya elindeki taşı…
:)
Galiba ben bu şaşıyı tanıyorum...
Varsın kim ne diyorsa desin... Eğer bizler neyin ne olduğunu biliyorsak ve bildiklerimizi çocuklarımıza öğretiyorsak bu yeterli...
Onlar varsınlar kendince reforumlar üretsinler...
Yalnızca gülerek izleriz onları...
Hiciv...
İyi bir eleştiri...
Kutlarım
Saygı ile
Dostça Selamlar
TÜM YORUMLAR (2)