bu son şikayet
göğü sarsan bir çığlık bırakarak ardında
ve başı öne eğik bir hikaye
başlıyordu esmer buğday renginde
papatyaları severdi mevsiminde
ve tarçın kokusu sarardı bizi gülümsemesinde…
Ne çok şey var cebimde senin için biriktirdiğim
Yalnızlık diğer cebimde
Beklemek
Ne sancılı bir kelime
Aşk
Ne tükenmez bir tek hece
sakin mizacını yitirdiği günden beri aynalar,
daha kederliyim bu aralar…
ahh.. yaptığım hatalar..
çaldığım tek ton notalar..
ne ile ödediğimi fark edemediğim faturalar…
rastgele oynadığım
Sıkıntıların tavan yaptığı yuzyıllarda yalınayak bir kum nöbetiydi..
ince cam deliğin önünde,yerçekimine olan direnişim...
kalabalıktı..yalnızdım..
hepimiz aynıydık..aynı değildim..
birbirimizin yanındaymış gibiydik sanki,hani omuz omuza,sonsuz tensel oyunlar fuarına hoşgeldiniz...yalan..en körüklüsünden..
unutulmuş sonbaharların vedaları
kurumuş kurulan
örtmüş üstüme arta kalanları
bir nefretin son sürüngen haline dönüşünde,
hırpalamıştı beni ayak izlerin..
kuru bir hatır sormaydı işte
sarmaşık güllerine takılan gülüşüne yönelmiş,
tek dil bilen,bilenmiş özlemimim...
bir diyardayım senden çok uzakta
ışıklara gömülü yalnızlığım
en son peronda ayrılık zamanı
sol yanım ağır aksak ağlamakta
yeter yeter....
yağmurlu havalarda severdim sürmeyi tenimi denize
yok olmak güçlü bir esintin koynunda,
damlalara teslim edilmiş bir tin…
varılmaz yolların son noktasında şimdi
baş edemediğim bedensiz bir rutin…
gelmeyen saklı
Düş müydü?
Gerçek miydi?
Bilmiyorum
Kum saati varlığındaki sayışlarım
Rüyalar uzak
Hayaller çırılçıplak
savasatlay.tr.gg ye davetlisiniz antalya radyosudur sizin gibi degerli bir şairi aramızda görmekten onur duyarız
yüregine kalemine sağlık çok güzel şeyler insanın tekrar tekrar okuyası geliyor