Papatyadan taçların ruhu gibi bir yanım,
biraz hüzünlü biraz mağrur ve bir okadar kenetli benzerlerine..oysa takılana kadar bir saça o kadar da özgür..
her gün bitimlerindeki o ağır ağrı..
ve kademeli olarak soygaz anatomini altüst eden keyfekeder quest kokteyl etkisi..
şaçmalamalamalarım beynime bıraktığı
ağır hiperaktif depdebenin maglubu olmaktan ötürüdür ki
Karanlık sözcükler geçiyor
Bir anayolun sol şeridinden
Hava buruk,sisli
Yıldızlar kaprisli
Gözükmüyorlar..
Ilık bir yalnızlık mıydı
Mutlu olmaya koşut
Bu sabah her zamankinden
Tenhaydı içimdeki gece
Ve her yaşanmışlığın,
Kekremsi tadı vardı dudaklarda..
çürütüyorum takvimleri
sonbahar tenimle..
mora boyuyorum duvarları,
her bir yumruğun hecesiyle…
seni biraz daha yitiriyorum içimde…
gölge oyunlarının son kapanışlarıyla uyuyorum…
Çizgisiz bir dosya kağıdının boşluğunda başladım yazmaya
sana dair anıları,
ara ara dalıyor gözlerimdeki yorgun bakış,
güvercin kanadına değerdi
ezan sesi
acı nağmeler varırdı
şadırvan saklanırdı ürkek kelamsız
onunsa
Ne sonlar yazardım
Zamanın geç kalmış yarısında
Ufalanırken kalanlar parça parça
Ben en güzel uykuları
senle uyuyormuşum
onu anladım…
Bir göçmen kuş gibi
Bir mevsimlikti aşk
Gidip gelen
Tükenmek bilmez bir paradokstu girdapta
Uzayan,titreyen yapraklar gibiydi
Yaşam..
oradasın şimdi biliyorum,
bekliyorsun beni,sabahın koynunda…
gidemiyorsun benim gibi..
görünmez bağlarımızın ördüğü,
düzlemini yitirdiğimiz,
yeni bir dünyamız var şimdi,
savasatlay.tr.gg ye davetlisiniz antalya radyosudur sizin gibi degerli bir şairi aramızda görmekten onur duyarız
yüregine kalemine sağlık çok güzel şeyler insanın tekrar tekrar okuyası geliyor