Vur emriyle aranan bir düştü gördüğüm
Seslerini duymadan itiş kakış kalabalıkların
Kaçıyorduk dünyadan ardımıza bakmadan
Okyanuslara vuruyorduk kendimizi
Fırçası oluyordun en insan resmimin
Terzisi oluyordun en aydınlık elbisemin
gözlerin yanıltmasın seni
gördüklerin etrafında
sisten insan siluetleri
birazdan basınca sıcak
hepsi bir bir dağılacak
Ölmeye geldim bu şehre
dağlarının, dağlarının
deniz kokan sevdasında
dünyayı sevmeye geldim
Çıkarım zirvelerine
Kaldırımların ıslak aynasında yakalandım
gözlerim ele verdi beni
sokak lambalarının buğulu uğultusu
direkten direğe ihbar etti
ateş rengi levhalara kazılı yalnızlığımda
yüreğimin buzullarını kırmaktı suçum
Hüzünlerle eskidik burada, yalanlarla
ekmekle sevgi, gerçekle düş arasında
göz pınarlarımızdan suladık da başakları
deniz bile kara oldu nasıl olduysa
sen neyi kurtaracaksın artık
gidiyorsun bebeğim gitmelisin
sevgim yetmiyor seni dünyaya çağırmaya
öyle çok ön şartı var ki yaşamanın
ve öyle zor ki yaşamak
korkuyorum bebeğim
Hayatını beşikte yitiren
Sen eşkiya çocuk
Biliyorum eksik kalan
Bir şeyler var hayatında
Yaşamdan yana
Sen mi erken gittin
Ben mi geç kaldım anlamakta seni
Yaşamadan öğrenmek
Kaybetmeden anlamakmış büyümek
olsaydın
dokunsaydın yaralarıma
dokunup kanatsaydın
kanatsaydın da acısaydım
acımla çığlık olsaydım
düşseydim uçurumlara çığlığımla
O paylaşmasını bilenlerdendi
yüz gram siyah zeytini
yetmedi elleri ellerini tutmaya
beyni yetmedi çıkarmaya dehlizlerden seni
yetmedi gözyaşı
yetmedi ağlamaya
dilekkkkkk bugunlerde aşık oldum ve ismi dilek
daha biçok yönünüz benziyooo
onun vesilesiyle seni de tanımış oldum
çok güzel şiirlerin var
ben de yılllardır şiir yazıyorum ve biçok dergiye yolladım esmer dergisi başta olmak üzere
iii ki seni tanımışım