Çocuğum ben
ağlarım hala kanayınca yüreğim
koşma düşersin derler
dinlemem yine koşarım
aşk kelebeğini yakalamacasına
düşer yüreğimi kanatırım
Acıyorum sana
açlık, lağımdan çıkmış bir fare gibi
kemirirken gövdeni
uzanamıyorsun ekmeğe
zehir midir acep diye
küçük şeylerin tanrısına dizçökerken
Çocuklarımız
güzel gözlü çocuklarımız
başlarına top yerine
taş vuran çocuklarımız
yumuk elleri şeker değil
imdat isteyen çocuklarımız
Yaşı kaçtı, otuz ya da elli
Yaprakları ölümyaralı olsa da
Yüreği inceden serseri
Ve elleri hep yumuşak
Göç sonrası yeni başlangıçlarda
İçinde bir kıpırtı bir coşku
ödedim borcumu dünyaya
bundan sonrası yalnızca benim
yenilmez imparatoruyum artık kendi ülkemin
papatya toplayıp şarkı söyleyen
kırmızı şapkalı kız oldum
Güneş vakit gelince doğar
bebek vakit gelince
vakit gelince yeşerir ağaç
ve açar ilkbaharın çiçekleri
kızarır elma, sararır buğday
vakit gelince kazanılır zaferler
istemek ne özgürlüğü
istemek ölesiye
göze alıp her şeyi
inanmak yüreğinle
inanç benimse eğer
benim olur ekmek de
dün Akdeniz kendi mavisindeydi
dağlar özgürlüğümdü dün
rüzgar tenimi okşuyordu ılıkca
ve düşmanım bile insandı
bütün kızlar güzeldi, oğlanlar mert
dün sığamıyordum dünyaya
BİLDİĞİM BİLMEDİĞİM
Bilmediğim bir yerde
bilmediğim türküler söyleniyor içi ben’li
masallar dilleniyor bilmediğim ağızlarda
deve tellal iken pire berber iken yaşadıklarımdan
bir çift sözüm var dostlar söylenecek
bölüşecek bir somun ekmeğim
durma orda yapayalnız
soğuktan uyuşmuş düşlerinle
hayat önünde insanoğlu
dilekkkkkk bugunlerde aşık oldum ve ismi dilek
daha biçok yönünüz benziyooo
onun vesilesiyle seni de tanımış oldum
çok güzel şiirlerin var
ben de yılllardır şiir yazıyorum ve biçok dergiye yolladım esmer dergisi başta olmak üzere
iii ki seni tanımışım