Sende yorulmadın mı bu keşmekeş hayattan Alize
Baksana tadı tuzu kalmadı dünyanın
İnsan insanı yemekte yarış halinde
Kimseye güvende kalmadı zira
Eskisi gibi içten de gülmüyor insan insana
Bir samimi selama muhtacız baksana
Ey sen dipsiz kuyuya düşmüş pervane gönül.
Bu divane misali dönüşün hikmeti nedir ?
Devrilip düşmez misin şu dünyanın cevrinden ?
Seni böyle yıkılmadan ayakta tutan da nedir ?
İnzivaya çekilmiş görürüm ruhunu tenhalarda.
Yıkılan vatanı tutup kaldıran,
Bu yurdun evladı Türk'tür Atatürk.
Doğudan Batıya sathı müdafaa,
Halkı şaha kaldıran Türk'tür Atatürk.
Sakarya akıyorsa hala özgürce,
Vahşi atlarıyla geldiler.
Yeleleri ateş kusan kızıl atlarla.
Toprağı toynaklarıyla döven yaban atlarla.
Şehrin göğsüne hançer gibi saplandı hepsi.
Özgürlüğümüzü çaldılar yine atlarla.
O gün bugün aşk yaşayan yok bu kentte.
Deyince alnıma, kış gününde cehennem gibi kor bi ateş ;
İşte ben o vakitte anladım nedir ayrılık.
Anladım ki düşüme giren annemin elleri değildir irkilten beni.
Vücudumun sıtmadan alev alması hiç değil.
Ne güz geçti üzerimden oysa, ne kış ne boran.
Düpedüz bir tren katarının çarptığıydım.
Ben seni öyle böyle, senin bildiğin gibi filan değil, ben seni deli tayların çitleri yıkıp geçerken bacaklarını kırmayı göze aldığı gibi seviyorum.
Kırılmış bir dalda rüzgara inat, açmayı kafaya koymuş bir tomurcuğun inadı gibi seviyorum.
Vurulmuş bir kuşun, düştüğü yerden gözlerini gökyüzüne dikerek bekle beni düşe kalka sana geleceğim der gibi ki bakışında seviyorum.
Ben seni düz yollarda değil, taşlı yollarda ayağım burkularak, canım yansada pes etmeyerek seviyorum.
Ben seni sadece yanımda olduğun için değil, bir gün başını alıp gitsen bile, ne yaptım diyerek kendimi sorgularken seviyorum.
Ben seni güneşli bir günde değil, yağmurun altında, çığ düşerken bir evin çatısı gibi dona üşüye seviyorum.
Vazgeçtim sonunda beklentilerimden,
Olmazı oldurmak ihtimalinden vazgeçtim.
Yanımda olmasını istediklerimin, yanlarında olmamı ummalarından vazgeçtim.
Su gibi berrak ve duru,
Yine bir su gibi kendi yatağında.
Nereden gelip nereye estiği belli olmayan rüzgarlar gibi avare,
Ruhumun gergefine çekilmiş onca yıllar.
Ah eder ahuzarım ; Olur mu sana â/yar.
Dilimden dökülmüş inci mercan taneler.
Bir bir talan olmuş gönlümde ki haneler.
Hangi renge çalar kırların menevşesi.
İki büklüm biçare, kapandım dizlerine.
Kudretim yok acizim, muhtacım gözlerine.
Gamı efkarınla canu serden geçmişim.
Kader denen torbadan sabır taşı seçmişim.
Ahuzar et razıyım, yakıcı sözlerine.
Ekim''deyiz.
Kapıda Kasım.
Yaz gibi bugün de canına yandığım hava.
Sesinde bahar,
Biliyorum seversin.
Gökyüzü de güzel.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!