Devir Daim 2 Şiiri - Seyfi Karaca

Seyfi Karaca
5099

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Devir Daim 2

Hasar durum olay yer mahal arıza kaza bela zar zor ucun kıyın kıt kanaat İnsana , mevcut yekun tanı tespitiyle..:

Anam var mı ki boynum bükem/Bacım gardaşım var mı ki derdimi dökem/Bırakın çilemi böylece çekem/ Belki dolar günüm benim

Acı yakarışlar çığlığıydı, köy kasaba kent kırsal metropol demeden heryeri ve herkesi serbest piyasa tezgahına bozup karıştırıp sentezleyen sazda sözde kalmayıp Elisabet Taylor- Richard Burton örnekli sanayi sektör ve teknolojik çağı lüks tüketim bağımlısı evli bağlılığını yürümediği tekrara yeniden yeniden denemesi karşılıksız kalıp insan kalbine taşıyamadığı yenilmişliği zoraki kabulle hayatın gerçekliğine cevap vermeyen şöhret soyutlaşmasına kul kurban eden. Özendiğinden baskın yiyen hayat burda da kalmayıp 'sesim geliyor mu aslında ben bildiğiniz ve var sandığınız insan kişi toplum ve dünya hayatında çoktan beri yokum anlamına gelerek, şöhretliler katından halk ve tüm topluma yaygın yerleşik halin değişim dönüşümünü özetleşti.

Hasar durum olay yer mahal arıza kaza bela zar zor ucun kıyın kıt kanaat İnsana , mevcut yekun tanı tespitiyle..:

istem dışı ve gönül rızası olmaksızın insanı çaresiz kılmak etmek yapmak zorundalığına saplayıp bırakmaktaysa; insan kendi aykırısıdır ve sureti sıfatı kişiliği kimliği yoktur yıkıcı baskıcı gücüyle bütün bir hayatı zamansız mekansız meramsız merhabasız koyup bırakan söz ve davranışların imi tümü.

Daraltır boğar bozar bunaltır çürütür çökertir hep her müdahaleye çengel engel musibet muhanet sinik sönük muhtaçlıkla ; ve yaşadığı hayattan kopuk bezgin karışık kurcalanmış kurak çelişkili nizahlı ve iptal koyarak; her kişi kendine aykırı toplumuna tezat ve çorak ölümcül çarpımları sarsıp katlayan yılgın yıkım devir bozgun düzenek batağında aşamadığı geçemediği çözemediği çıkamadığı sonsuz bitimsiz sürekli sınanmaya dönük enkaz altı daim sicile denek bırakır insanı.

Sıfırın altında ayaz kış soğuk perişan aralık sonu çiyan dağlayan esinti ağusuydu. insan ziyaretleri yoğun salgın, seyrek uzak, mutlak mesafeli , yasak külliyatı derme toplama vadediz belirsiz kafes ve kontrol altı tarumar trafiğindeydi ya malumunuz hani..
Elleri yünlü eldiven, sırtları keçe kaban, ayakları çizme potin, başları iskandinav papaklı üç kız çocuğu ince buz tutmuş göle nasıl hasret kaldılarsa, tüm yapmacık noel kurdelesi süslü paketlerinden bıkmış usanmış kendilerine en güzel armağan sevinciyle arkadaşlardan ikisi üçüncü kızın göle düşmesin güvencesinde omzuna yakasına sımsıkı yapışıp tutarken, hiç bir korku ve kuşkuyu tereddütte bırakmayan arkadaşlarıysa suya en yakın : ve elden geldiğince en büyük parça koparmaya uzanıp daha; ve biraz daha ; ulaşıp dokunmanın tüm sınırlarını zorlayan parmak uçlarıyla ite yalpalaya epeyce sokulduktan sonra, tutup çıkardığı zar incesi ve yassı uzunca buzu hepsi birden öper okşarcasına inceleyip sevmenin epeyce bir sonunda ilgiye dayanamayıp her birinin elinde kalan parcalara bölünmüş kaygan saydam soğuk beyazlığı öyle anlaşılıyordu ki hiç bir koşulda hiç birşeyle kıyaslanamayacak kadar hayatla randevudusuz çocuk kalbi kadar hesap dışı ve büyük sarılıp kucaklaşmak gibi asil ve yürekli cesaretin insan kitabına sığındığı ve sevgiyle dünyasını onurunu övüncünü toprağını bulup gerçeklikle sınandığı sevinç sağanağı sarhoşluğunda soğukluğu hiç içe işlemeyen sınırsız sonsuz mutluluğun dengine akran; ve paylaşma ya değer sımsıcacek hediyesi olarak kabul görüldü.

Fakat , amma , lakin her zaman hep bu böyle değildi işte , binde bir bu şekil istisnaya denk ve akranlığı rast gitmenin diğer tersi büsbütün hayatı hızla ihtişamla ezip çiğneyerek sürüp savuşan her halde her yer ve herkes biri diğerinin benzer ve aynısı tabiatıyla ...
Yol kenarından öteler ötesi donmuş sönmüş mutsuz mesafeli uzak soluk öz ömrüne sığdıramadığı hayatını kaçağa sürgüne eziyete sakata çar çur sahteliğe imrentiye sıyrılıp sıvışan; ve kendine değer bulmayarak benimseyip kabullenemediği öz be öz kendisiyle yüzleşmesini tiksintiyle yaklaşıp sürekli değişmek isteyen asık çirkef berbat perişan suratlı insanların alışa gelip geçtiği yeni normalin eski bildik tanıdık huy kök ve karakterden yıkıla bozula ilk ve evvelki yalpa yamuk adım aşamadıydı.

Yani özde esasta gelişip büyüdüğü zenginlik kaynağına erişmiş kararlı inançlı duyarlı dabranışlı iradeli olgunlaşmış kişilik karakter sağlamlığında değilse, her fırsatta kodlayan saplantıların ilkesiz itibarsız kaypak refleksleriyle hamle yapıp duruma musallat müdahil olacaktır hayatı kayıp insan ziyan yekun.

Kimin nerden geldiği, nerde durduğu, nereye gittiği gitmediği ve hatta kim olup olmadığının hiç bir taşıyıcı değerde önemi veya kıymeti yoktur eğer ki; heryerin her şartta herkesin ve her şeyin hakkından gelmeye kalkışarak sorgusuz sualsiz ve sınırsız ayrıcalıklı imtiyazlı üstünlük taslamanın akıl niyet alışkanlık fikrine karakter kişilik ve kendini bozmuşsa.
Eğer öyleyse hiç bir yerde aidiyeti sorumluluğu ilgisi alakası yakınlığı vicdanı emeği hoşgörüsü bilgisi saygınlığı samimiyeti içtenliği katılımcılığı ve karşılıklı değer bilirliğin iletişim toplumsallığı hiç olmayan vahim durumu çoktan geçerek kendi kıyametinin çevrim içi zebanisine meram mevzu mevki ve meyillidir insan.

Diğer olumlu haldeyse kim nerden gelir nereye gider veya durur gitmez yahut kim nerde neci olduğuna bakmaksızın sevgi saygı özgürlük vicdan akıl özveri paylaşım hoşgörü hak hukuk haysiyet onur itibar duyarlılık sorumluluk inanç gözetme ve titizliğiyle düşünür davranırsa, heryerde her şartta her zaman kendine saygın, toplumuna ilişkin, dünyasına ilgili bilgili sorumlu ve insanlığına aidiyetini hiç yitirip kaybetmeksizin daim aşk sevgi onur ve itibar zenginliğiyle yaşar.

Hal böyleyken böyle olunca...:

Eğitim düzeyi sıfırla en yükseği aynıya alıp satan magazin manyağı günübirlik kullan harca at tüketimine bileşenler üleştirerek ; haysiyeti düşük itibarsız değersiz yozlaşma çürüme ve kokuşma ablukasında sağlanmış olan insan dangalaklaştırma ve toplum avanaklama kıskacından herkesi toplumundan kendinden gününden dünyasından ilgisiz habersiz katılımsız iradesiz bilgisiz aciz ve eder değerde hayata etkinliği ve hayrı yok alışkanlık aşılayıcı ve algı yönetimli bağımlılıklara kul köle ve gebe bırakan ; yanısıra getirisine göre fiyatı mükafatı ve ödülü ayarlanan kabala ve topyekün tertipli tezgah döndü dolaştı yıllarboyu bop günde gündeminde. Okan Bayülgen, Seba Tümer, Beyazıt Öztürk , Seda Sayan, Mahsun Özcan Emrah Ceylo Alişan Küçük ve Büyük İbo' giller hele bilmem kimler neler vesaireler, hepsi birden ve birbirine nispetle bu zıplama rampasında ön koşullayan şartnameye dönük ücretli kadrolu piyasanın salgın aşılama taşıyıcılığını yaptı.

Katıldığı acer gıcır İbo Schow da çağıran olursa komplecek topluca burdayız demeye ' helal olsun sana ibo ve Polat Yağcıya az emeğimiz çok bu herkesi evire çevire çekip toplayan piyasanın bu hale gelmesine payca büyüksün ibo, milletin buna bize sana acayip ihtiyacı var ' yağı çekerek püskürtmeli tazyikli gaz veren turbo trübünden hem kendine hem ortama hem maggazin şarjürlü müesseseye hem makbul hem takdim hem takdir ve masum gösteren açlık ihtiyacı köpürtmeyi haklı çıkarmaya ek ve ilave olarak ' haber spikeriydi baktım gördüm bunu ben magazinde daha sağlam iş yapar diye aldım ordan bu hale yaptım getirdim ' dediği Saba Tümer , neye niçin güldüğünü kendi bile bilmeyen bol frikikli açık seçik dekolte sunumuyla sanki ağzı yayıla gerile gülme krizine girdiğinin ardında derin giz varmış imaj ve imasıyla, köklü değişimlere kokuşup çürüyen halk millet toplum yapılanmasını ' biz ne diyorsak veya demiyorsak kanun düzen O' dur ' kafalayıp görsel gösterişli algı imrenti ve alışkanlık mayaladılardı.

Artık insanların hayata değer hiç birşey konuşup paylaşmadıkları sorgusuz sınırsız itibarsızlaştırma yoğunluğuyla, kuşatıldığı kapanmışlıkta tüm saygın dil kültür güven idrak söz sohbet merak bilgi iletişim duyarlılığını yitirmiş ve günden güne özgürlüğü ve özgür iradesiyle beraber akıl vicdan sevgi duygu düşünce direnç enek üretim hak hukuk kültür özgürlük gibi temel değer kavramlarını ve sosyal bağışıklığını etkisi altına girdiği esaret çarkına değiştirip yoksunlaşıp başkalaşarak bütün yaşam ilişkisi magazinden ibaret olan; ve kapış kapış özenip imrendiği hayranlığa tüm varlığını toptan harcayıp tükenmekten başka lafı sözü ilgisi günü güncesi olmayan ; ayrılan bölüşen parçalanan etkisiz yetkisiz ortak küme kesişim nesnesi oldurulup bitirildi insan eleman.

Bir kısır döngü ki ev araba giyim hırs fors caka güç para gösteriş dekor süs şekil icap magazinden başka hiç birşey konuşup düşünüp davranmayan özü sözü cıvık batak gevşek yavşak kaltak kostak model ve modalığa seçkin örnek yaratma kışkırtıcılığıyla aklı fikri alışkanlığı afyonlanmış tüm bir hayat; özellikle reklam medya ve hizmet sektörü gibi yeni insan avlama endüstrileriyle daha kolayca konuştuğu ettiği düşündüğü gibi de davranacak eğitimli eğitimsiz farketmeksizin tek tipliliği potalayıp aynı cenderede eriten piyasaya tam itaatle ve takiple malum mahkum müsait ve her şekil uygun tüketici kalabalıklarını ayar ve müşteri kıldı. Bu sayede botox ve vucudunu kendi bile tanımayacak değersizlik yenilmişlik ve aşağılık duygusuyla kamçılanarak beslenmiş kendine yabancılaşmayı yedirip donatan ve insanı cerrahi müdahalenin kimyası ve kişiliği bozuk güzellemece inşaat alanına evirip çeviren yaygın ve yerleşik yaşam düzenine geçildi.

Bir yerde tüm bir hayatı ekmek su gibi ve hatta ekmek sudan bile öncelikli tercihle magazin konuşup yaşamaktan başka sosyal ekonomik kültürel siyasi günü güncesi olmayan toplumsal tabana yani tediden yetmişe herkese sinmiş sirayet etmiş ayat döngüsünde soygun vurgun sömürü işgal yağma talan tecavüze açık kanunsuz hukuksuzluğun sorgusuz sualsiz hükümranlığına teslim olmuşsa, ekmek sudan bile aklı fikri sorumluluğu iradeyi özgürlüğü vicdanı onuru bilgiyi itibarı saygıyı sevgiyi öncelikli terkedip öncelikli tercih magazin yaşayıp tüketmek; her alanda ve her türlü toplumsal yıkılış ve çöküşü masum gösteren akıl fikir tutulması boşluğunu doldurup donatan etkin afyon karanlık perde ve kusursuz paravan olarak kullanılır. Terkedilen tüm duyarlı hassas hak ve sorumlulukların yeriniyse yaladıkça alışkınlık doz derece hacim kapsam çözümsüzlük bağımlılık artıran ölüm zulüm eziyet yatkını şiddet nefret kin garez yarış hırs ihtiras nispet gerilim bunalım bencillik karamsarlık kuşku endişe itibarsızlık acımasızlık güvensizlik eğitimsizlik kabalık doyumsuzluk ukalalık liyakatsizlik hukuksuzluk sahtekarlık torpil hile kayırma başıbozukluk ayrışma tahammülsüzlük ve istikrarsızlık dert sorun çalkantı sarar kuşatır.
Burada haydut harami yolsuz ipsiz uğursuz yapım yönetim kurumsal kalıcılığına bütün ülke toplum ve insan kaynakları özelleştirilmiş siyasi erki ise, iktidarı muhalefeti ortak çıkar yapı doku avansına kayıtsız şartsız işbirliği dayanak destekle ittifak ve nifak, profillerine yazılı tam kullanışlı aksam ve düzenek unsuru olma payını. ziyadesiyle yerine getirmeye danışıklı dövüş numarası sunup oynayıp sergileyen, dosya bağırtı anons hır gür tertipleşip düzenlenirler.

Bu uğurda herkes herkesten daha önemli öncelikli imtiyazlı üstün ve beğenilen olma uğruna kimse kimseyi tanımadı. Aile birey toplum dengesi tüm sağlayan kaynak ve değerlerinden hurda haşata kullanım dışı gereksizlik algısıyla dağıldı bozuldu ve yerini sevgisiz saygısız ilgisiz bağsız kimesiz kimsesiz kaçağa yalnızlıklara keyfiyete çelişkilere kuşkulara geçimsizliklere acılara ve mutsuzluklara bıraktı.

Çünkü magazinden başka hayatı olmama sosyetik özenme ve modellenme halk katının her safha yöre evre yaş ve cinsiyet gurubunu esaretine yorup üzüp boğan yüz çehre boy beden kostüm dekor gösteriş bağımlılığıyla karşı konulmaz derecede tüketim tutsağı hükmüne bağlarken , en son halş altay bile bittin ve raf ömrü olmayan sürekli değişimi her kişiye şart koşarak hayatını haciz edici sonuca ne olursa olsun her pahaya ev araba giyim kuşam tatil kimyasal ve plastik cerrahinin çoğu merdiven altı atölyelerinde olma bitme kaçışı kurtuluşu yok en fiyakası şahane tezgah tabutuna konulan gözde model ve manken manyağı yapılıp oluverdirildi.

Çünkü en başta yalansız riyasız yapmacıksız tüm samimiyetiyle ve gerçekliğiyle kendini kendine müsamaha edip kabul görmeli insan . En mümkün ve müsait çocukluğu hep ve hiç eksilmeksizin ömrü hayata taşıyarak ; çünkü doğup büyüdüğü daim hem halidir insana çocukluk; ve hiç kimsenin olmadığı gerçeklikte neyse perdesiz dolaysız olduğu gibi rol şekil tarz usul icaba başvurup gösterişe görüşme olmadığı kendini köpürtüp cilalayıp bozup parlatıp oynamaksızın, içinden nasıl geliyor ve yaşıyorsa, çığlığı kopmuş bir ıslık veya yangını çınlayışı özü itibarından olan yankı gibi, dışında da öylemesine.

Bu minvalde yıllarca izini kovaladığı alacaklı olduğu borçlusunu cami çıkışında kıstıran meçhul zatı muhterem, ' camiye gidip gelmekle olmuyor öyle adam ol borcunu öde Nevzat borcunu ..! çağırıp bağırırken millet cemaat önünde yüksek voltajlı megafonla , Hakkari' de üçü zihinsel engelli kardeş karda kışta kendimize bakamıyoruz sekizyüz yetmiyor bir gün bulursak öteki gün açız seslenip söyleşiyırdu.

Aralık / 20

Seyfi Karaca
Kayıt Tarihi : 28.12.2020 15:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Seyfi Karaca