Üzerimdeki uğultulu dalgınlık
Oldum olası
Kendini avuttu
Beklediğim her yerde
Ve nerede beklediysem vakit erkendi
Tutsaklıklardan çözdüm ruhumu
Bütün dünya saltanatını verse
Deli divaneye
Sustuğu kadar uzun tümceler sökülse
Ahraza kaçkın dilin söz gözelerinden
Zembereği bozulur vaktin
Saatler durur ansızın
Yıkılırsa ya diye
Çırpındığım onca yıl
Umurumdaki dünya
Kalbimdeki değil
Orası hislerle yaşanan düş evreni
Yalnızca hakikatle ilgili
İki eşik arası yolu aydınlatanlar
Sabah güneşi misali
Dökünce ışığını
İncelir her hal
Döne döne
Gelip geçtiğimiz izde
Ara sıra görünen ufak bir ışıltıya
Hücum edecek kadar zifire batmıştı karanlık
Tahammülü yoktu belli ki gün ağartısına
Gözler parlasa
Sesler çağlasa
Gönüllerde dalgalansa rüzgarı ufukların
Saatlerin en sefil haliydi
Vakit giydirmek aklıma gelmedi
Sordum tatbiki nedir zembereğin
Söz söylemeye mecali yetmedi
Zaman durdu
Açıldı an
Kendinden kendinedir yolculuklar
Ya sana eşlik edenler olur
Ya da çelme takanlar
Azme rekabet kuşanıp
Oluru yoktan sayanlar
Karşısında
Irmak bakışlarında korkusuz çağlayan
Akıntısına heybet bilerken
Üzerinden kayarak geçiyor dal parçaları
Hayat
Ne kadar benziyorsun ırmağa
Griydi bir kent
Üşüyordu sokaklar
Evler büzüşmüş olduğu yere
Seni arıyorum hey
Neredesin koca insan
Elleri büyük
Leylak zamanıydı
Uzanabildiğim dalların birinden
İzin alıp ağacın gövdesinden
Kopardım incitmeden
Sana getirdim
Çok severim dedin leylakları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!