gün ağarırken pencerelerde
kirli geçmişimizin sorgusunu yeni tamamlıyorlardı.
yorgunluğa yatmış ayaklarımın
ve okşamayı unutmuş ellerimin yasını tutuyorum karanlık odada.
bak işte;
şimdi sabah oluyor
kırmızı güllerin içinde geleceği kaybettik
bir salkım üzümken bambaşka diyarlara satıldık meze diye.
güneş hep batıdan doğdu bizim vadilerde.
zambaklar göremedik biz ömrümüzde
ya da kardelenler
hep av olduk vahşiliğin egemenliğinde..
Ayrılık zamanları yaklaşıyor yine sinsice
yüreğimde büyüyen kederi gözlerine bakarken akıtamamanın hayal kırıklığıyla,
sevdamı sessizliğe yıkıp zorunlu olarak,
senden uzaklaşacağım birazdan.
oysa herşey çok basit olacaktı gerçekten istedikten sonra.
yüreğimi gönderdim serçelerle;
her gördüğü farklı bir yerde yaşam sevinci dolup taşsın diye içine.
her konduğu dalda güzel bir çiçek görsün isterdim.
gördü.
aldım istediğimi.
ama yine yollarda kaybettim yaşam sevincimi.
sevdanın sessizliği yüreğine vurmuş..
bilmediği bir gecede korka korka labirentlerin içinden çıkmaya çalışıyor.
sağa dönse yalnızlık,
sola dönse yalnızlık.
labirentler ekleniyor her adımda kalbine.
boğuluyor
yemyeşil bir vadide fırtınaya karşı oturmaktı yaşam gözlerinde.
sırtını dayayıp yüzyıllık bir ağaca soyunmaktı utanmadan.
çırıl çıplak yağmurda koşmaktı,
arınmaktı çoğu zaman.
Nedendir bilinmez;
yürürken,
sessizliği kırmak gece vakti.
soğuk duvarların namlusunda geçen her dakikanın hesabını sormak.
bir sevda haykırmak olanca gücüyle
ve bir sevda tutturmak en güzelinden
sevmek,
yalnız sevmek.
Kalbime acı saplandı senin yokluğunda aydınlığı aramaktan.
Sen yoksun;
şehir yok,
kavga yok.
Biz değiliz kirleten dünyayı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!