sevgin esir olmuş gurbetine
fırtınalarla boğuşuyor düşüncelerin
bakmadın bir kez yüzüne
demedin bir avuç su dökeyim güllerine..
poyrazlar kopuyor
Her ağladığımda yüreğime eklediğim duvarların acımı dindireceğini sandım
Acım dinmedi,
ama duvarlar katlandı.
Çağladı nehirler bedenimde
bir ben çağlayamadım
ve durulamadım zamanı gelince.
yürek iklimi bu
savrulur kimi zaman.
umut iklimi;
yeni çağlıyor nehirler.
bak!
hep bitti dediğimiz hayat hiç durulmuyor.
gece kadar karanlık,
cehennem kadar kavuruyor yokluğun bu şehirde.
ben tükendim seni hergün yeni baştan sevmekten hayallerimde.
bir kez korkusuzca bakabilsem gözlerine,
dünyalar benim olurdu..
yeniden kavuşurdum özgürlüğüme..
çok eski bir fotoğrafı gördüm bugün kendi yüzümde.
hiç değişmeyen bakışlar..
kafese hapsedilmiş bir kuş gibi yüreğim.
bıraksalar nasıl uçacaktı,
konacaktı bazılarının ellerine,
yuva yapacaktı yüreklerine.
geçmiş günlere rehnederken özlemimi,
gelecekle açılıyordu bir bir karanfillerim..
karanfiller..
onlar kadar asi,
onlar kadar vahşi olmak yaşama
her ne kadar acıyı anlatsalar da.
neyin içine attın kendini?
hangi kilitle kapamalı beynini?
ve hangi bıçakla kesip atmalı kalbinin zehrini?
ölmeli mi?
öldürmeli mi?
nedir bu sızının temeli?
şimdi sabahın soğuğu vuruyor yüreğime
güneş doğmak üzere
gülmeyi özledim günlerce,
sevmeyi ise yıllarca
sevilmeyi mi bir ömür.
bak şimdi gözlerime,
bu topraklar acının renginde görünüyor bu gözlerden
ışıklı bir sokağın karanlık yönleriyle buğulanıyor gözbebeği yüreğin.
sabahın orta yerinde ayazda kalmak korkunç gelirdi yüzüne.
ellerin hep dışarı açılmaya korkak
ve ayakların her adımı atarken çekingen.
gürül gürül akan bir ırmağa atlamak saçmaydı beynine göre,
bembeyaz bir tuvaldi hayat
renkleri gereği yerde kullanarak beyazlığı bozduk.
şimdi renklerin içinde başıboşuz
hayatımızın beyazlığı rahatasız etti demek ki.
ressamlar niye beyaz tuvale çizip beyazı kirletirler,
hayatımızı kirlettiğimiz gibi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!