Tel örgüler arasından,
Ses olur, taşır çığlığımı,
bir saka kuşu.
Umutludur, dinç baharlar kuşanmış
Ah! Ah ki ne ah!
Kanatları kırılmış
Bir dolu dizgin ki zaman!
kısrak gibi yelesi, kan ter
Koşar en hızlısından yararak günü
Geride toz, duman
Ve bir hasret kor geceye
Tutar ona sarılırsın
Bir katre ömür ki zaman,
Kar gibi yağarken saçlarıma.
Üstelik kahrıyla elem,
Edasıyla,
eza çektirirken mütemadi.
Durdurup anı!
Sürgün gözlerde,
mahsun hüzün,
Sağır kalabalık,
Demir ranza,
Soğuk hücre,
Paslı zincir.
Can tende acır,
Kapılmışşa yalancı bir tebessüme
Vurur içini koca fırtınalar
Sökün alır toprağın en insanca yanından
Sonrası koca bir hiçliktir
Ki çok şahit olmuşluğumuz da vardır!
Kaç bağbozumu geceye
Keder düştü
Kaç kere kurşunlandı
uykusunda bir bebe.
Dönse sırtını tarih
Sayılmaz bıçak yarası
Geçtim,
Puslu yollardan
Yarım kalmış düşlerden
Ömrümün en tenha yerinde
Soluklandı hüzün
Suyunu içti kana kana
Giderim
Kokuna hasret ırmaklar boyunca.
Dorugunda buz tutmuş,
kardelenler yoldaşım olur.
Bulutların nemini,
degdirip kirpiklerime,
Giriftar oldum
Üstümde kırık bir ezgi
Tenimde oyuk oyuk hüzün
Yalnızlık notaları sinmiş üstüme, gör bak!
vesika yırtık,
Atlas tarumar.
Hangi çağın yangınından,
Artakaldı bu hüzün.
Bir emanet gibi,
Taşıdım sırtımda.
Öyle sefil, öyle mecburi.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!