Sen, karanlığın ortasındaki ışık!
Sanma ki bakmak, görebilmek için,
Duymak, dinleyebilmek için,
Konuşmak, haykırabilmek için,
Düşünmek, anlayabilmek için,
Yürümek…
Karanlık bir yolda buluverdim kendimi.
Sevdiğim herkesin yolunu aydınlatırken,
Kendi yolumun nasıl karardığını
Görememiştim demek ki.
Önümdeki karanlığı her gördüğümde gülüyor,
Uzunluğunu her farkedişimde haykırıyordum:
Sabah saat altı.
Gidişinin ardından geçen,
Bunca gece içinden,
Kabussuz geçen yegânesi.
Ancak, yine bir yorgunluk var üstümde.
Yine bir lanet, yine bir yokluk,
Bir otobüs bekliyorsun.
Bilmiyorum,
Belkide rastgele bekliyorsundur.
Buradan uzak,
Benden uzak olduğu vakit,
Umursamıyorsun geride ne varsa.
Sen, kuş tüyü yatakta büyüdün,
Benimse tek dostumdu kaldırımlar.
Senin emdiğin süt ipek tendendi,
Bense yalnızlığı içtim gün be gün.
Sana açılan sıcacık kucaklardaydı mutluluk,
Herkes beni dertsiz,
Beni sakin,
Beni rahat,
Beni mutlu sanıyor.
Halbuki
Uçurumun kenarında gözlerini açtığında,
Ne hisseder insan bilir misin?
Onlarca metre aşağıda
Kayalıklara vuran dalgaların uğultusu,
Şiddetle doldururken kulağını,
Düşünüyorum,
Batan güneşin kızıllığı altında.
Oturmuşum.
Yalnızım.
Düşünüyorum hayata dair.
Hayallerime ve istediklerime dair.
İnsanlar bakar.
Doğdukları andan,
Gözleri sonsuza kadar
Kapanıncaya dek.
Son nefeslerini verene,
Neden o güzel gülümsemeyi,
Bir tek ben göremiyorum?
Neden benim içinde
Aralanmıyor o dudaklar?
Neden yanaklarındaki kızıllık,
Benimde içimi ısıtmıyor?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!