Uçsuz bucaksız, sonsuz gibi,
Denizin üstünde yol alan denizci.
Açlık ve susuzluktan harap olmuş,
Maviliğin içinde kaybolmuş.
Çaresiz, tutunmuşken yalnızca umuda,
Bana daima endişeli,
Ama bir o kadar da
Meraklı gözlerle sordular;
"Hayatla parlarken gözlerin,
Neden ellerin
Bir ölü kadar soğuk? "
Ellerin ve yüzün kömür karası,
Dudakların çatlamış.
Kafanda kasketin,
Her adımında,
Dahada karardığını bildiğin
Yolda yürüyorsun.
Bir vapurda,
Oturmuşuz karşı karşıya.
Ne kadar farklı olduğumuzsa,
O an çıkmış ortaya.
Sen geleceğe bakıyorsun;
Kabullenmek zorunda olduğum,
Seni kaybetmiş olmak değil, Sirelis.
Senin, aşık olduğum kadını
Bugün öldürmüş olduğun.
Özlemezsin beni.
Sebebin olmadı özleme.
Sadece bir gün
Bir Eylül ortası,
Yanağına düşer bir anı…
Özlersin…
Geçen yılların ağırlığı üzerimde,
Bu şiirin ismi misali.
Ağırlık sorun değil,
Kaldıramazsam ezilirim nihayetinde.
Biliyorum.
Ezilmek de sorun değil,
Anlatacaklarım var size dostlar,
“Bir Aşk Hikayesi” var bugün sofrada.
Beni mazur görün,
Belki içinde “Aşk”ın
Yalnızca “A”sı var ama,
Evvela deriz ya adına,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!