Farkında mısın Fırat
Bu üzerimize oynanan kaçıncı oyun
Kaçıncı bahis misline misli girilen
Söylesene hangi yüzyılın tutulan yası böyle uzun
Hangi halkın yarası bu kadar derinden…
Şaşırtılan hedefi sen misin çöl ayısı avcıların
Menfur saldırıların muhatabı ben mi?
Sen misin madarası müstesna acıların
Sağlıklı vücudun yayılan iltihabı ben mi?
Cebren soluğumuzu keser zemheri
Yılan kıvraklığıyla dolanır belimize
Koca karı müptelası fırtınalar
Kar kaplar yollarımızı
Kan bürür gözlerimizi
Dökülür avuçlarımızda yarenlik kınalar…
Kimse üşüdüğümüzü bilmez bizden gayrı
Buz kesmiş yalnızlığımıza aldırmaz hain geceler
Çıngıraklı ağısıyla sokar ayaklarımızı ayaz
Topuklarımızı vurur dar yemeniler
Kaçak tütün kokar parmaklarımız
Yırtık köyneklerimiz soğuk ter
Dal gibi titrer baldırı çıplak çocuklarımız
Bu ayıp bize ölesiye yeter…
Bereketli toprakların anası
Kıraç ellerin kabul görmüş duası
Tohum tohum ekilir umut
Sabır sabır serpilir emek
Çayır çimen yeşerir yedi veren gül goncası…
Evelallah tepeleme sunarız
Topraktan gıdayı, sudan şifayı
Veririz vermesine de
Başakta buğdayı, dalda elmayı
Gel gör ki sofradaki kaşıklar denk değil
Farkı var ağızlardaki lokmaların
Eşit dağılmaz damarlardaki kan
Rengi değişik yaşayan simaların…
At üstünde alımlı gelin gibi
Süzülür yazılara sütkardeşin Dicle
İç gıdıklar bozkırlarda doğurgan anaçlığı
Hadım hanedanlar fırsat kollar sinsice…
Kötü huylu urlar kuzular ay yüzlü deltasında
Al kuşaklı gerdanını sarar göbelek mantarlar
Zehirler döllerini delice…
Acı çığlığımıza seyirci kalır Nemrut
Kılı kıpırdamaz katlimize devasa putların
Sol yanımızı salgın ölet vurur
Sağ yanımızı zalim cellât
Ben yanarım Kuran hakkı için
Sen kanarsın Fırat…
Zaman zaman çalkalanır içimizde kısırdöngüler
Köroğlu’nun narasıyla dışa vurur heybetimiz
Darağacından beyaz bir güvercin uçar gökyüzüne
Ondan geriye kalan ince bir tüy
Yüreğimize süzülen ay ışığı türküler
Pir Sultanlar gibi bilinmez kadir kıymetimiz…
Erenler dergâhında Yunuslar yanar
Hak’tan halka iner Hacı Bektaşi Veli
Sanmasın ki batıl, bu aşk ateşi söner
Dünya dursa semahlar döner
Yüzü suyu hürmetine ya Ali!..
Üç cephemiz deniz
Üç kıtada yankılanır nal sesimiz…
Haçlının hafızasına imanla kazınan hilal
Ve yıldız yıldız omuzlarda yükselen şehit neferler
Alnımızın akı
Yüreğimizin pakı
Bileğimizin hakkı zaferler
Kavimler kronolojisinde derin iz…
Bilesin ki
Bundandır hazımsızlığı bombeli midelerin
İpini koparanların kuyruk acısı
Ölüme susamışların öç duygusu bundan…
Sen sen ol
Serin ol Fırat
Evhamına kapılma karanlığın
Vurulsa da ezilmeyecek bu halk
Eksilmeyecek gölgesi al bayrağın!..
Dünya coğrafyaları attığın adımlarla şekillenir
Gürleyen sesinle güçlenir biçare toplumlar
Dirliğin iksiri inancın
Ve adaletin payandası muasır medeniyetin
Tarihin sayfaları adınla renklenir…
Namerdin seğiren gözü olacağına
Göğsünde ayağının izi olsun merdin…
Vur kendini dağlara
Vur uğruna nöbet tutanların başı için
Vur sevdana selam duranların hatırı için
Daya döşünü hıra düşmüş yavrulara
Onlar ki senin onurlu geleceğin…
Geçmişlerin ruhuna rahmet
Yaşayanların üstüne afiyet su gibi azizliğin
Alnında ter olanın aklında şer olmaz
Kin gütmez kâmil kullar
Kir tutmaz akan sular
Akışı derin olanın bakışı dar olmaz…
Sesim sanadır deli ırmak
Sözüm sanadır
Destim sana geçer ancak
Nazım sanadır…
Ben Anadolu’yum
Dert doluyum
Sen ki Fırat
Hayırlı evlat…
Kayıt Tarihi : 23.7.2006 12:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Çok güzel bir şiir...
Üzülerek ve titreyerek okudum...
Saygıyla
TÜM YORUMLAR (2)