Değmiş Gitmene
Ömür yeter mi bilmem,
Seni bir daha görmeye...
Ne bileyim, bir daha gülüşlerine sarılmaya,
İlk gördüğüm gibi sana tutulmayı...
Sonra gözlerini iliştiriyorum gözlerime.
Yoklukta var etmiştim seni.
Bazen ağlamak geliyor içimden,
Ama kocaman susuyorum sana...
Sahi, renkler mi soldu,
Yoksa baharın çiçekleri mi?
Bir bir dökülüyorum düşüncelerimin içinde.
Oysa dudağındaki tebessüm çukurları bile kaybolmuş.
Şimdi gitmenin sebebi neydi,
Düş kırıklarımla kaybolduğum bir gecede?
Ne haldeyim biliyor musun?
Hiç kıyısı olmayan,
Martıların uçmadığı bir kasabanın sessizliği gibiyim.
Ben kendimi böyle gördükçe,
Kendime küfrederdim...
Neden dersen;
Gamsızım, evet... Gamsızım ve sensizim.
Onu çok özledim,
Ne kadar da çok belli gittiğinde.
Ne ömür yetti seni görmeye,
Ne de sarılmaya.
Var iken yokluğunda kayboldum.
Defalarca ağlama hissimi
Alacakaranlığın kuytularında bastırıyorum.
Neden sen?
Hiçbir şeyin tadı tuzu da yok.
İçtiğim şarabın kırmızılığı bile soldu gittiğinde.
Sağı solu yumruklamakla
Kalbimi dağladım.
Ne bileyim işte, öyle ansızın
Yüreğim sızlıyor yokluğunda.
Ne kendi içime sığabiliyorum
Ne de dışıma...
Bir hiçlikteymişim gibi.
Bir kış mevsimi gibi...
Sahi...
Değdi mi gitmene?
Meğer...
Değmiş gitmene.
Saçların buğday tarlası gibi
Sarımtırak bir renge bürünmüştü.
Göz bebeklerin toprağın bereketine...
Bazen öyle amansız göğe bakardım.
Anlardım, bulutlardan gülüşlerin düştüğünü,
Benim göz bebeklerimin büyüdüğünü.
İşte o gün anladım.
Değmiş gitmene.
Değmiş gitmene...
Mehmet Bildir
06.07.2025
Kayıt Tarihi : 21.1.2025 13:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!