DAĞ GİBİ OLMALI SEVDAM
Dağ gibi olmalı sevdam
Korkmadan sırtımı yaslayabilmeliyim.
Eteklerinde serinlemeli
Huzur bulmalıyım.
Aşkın doruğuna vurmalı
..
Korkma kardeş korkma ben varım
Ben bir bağ bir dağ kadarım
Sıkarsam bileğimi,koyarsam yüreğimi
O zaman belki demirleri bile dağlarım
..
Hümeyra öğrendim sırrını bu gün
Sevda bir güvercin,örümcek ve ağ
Gerçek sevgilinin ellerindeymiş
Bütün masalların sonundaki dağ...
...........................................
..
Aşk öyle bir cellat ki, aşkın ipini çeker
Sevda tohumlarını durmadan her gün eker
Gül mevsiminde sanki gülşen olsan ne yazar
Hasret dağ başlarına duman olup ta çöker
..
Eteğinde gamsızcasına oturmuş
Fakir akşamların
Cılız ışığında
Kendince kaynaşan
Bir takım gölgelerin ardında
Ben miyim?
Yoksa bu Ak Dağ mı?
..
Su taşmadan
Sel mi olur denizine varmadan
Mavi bir bulut
Kanatlanmadan yağmadan
Bir içsen
Çağlayan olur ruhun
Çiçek çiçek açar pembe buseli
..
kıvılcımları yıldızlara eş
aydan parlak güneşten sıcak
buğulu büyülü ve ürpertili
bozkır sessizliği su aklığında
seni gördün mü gözlerimde
gördün mü seni güller içinde
..
Dilinizden Fuzulî çaldı mestâneliğinizi, neşenizi Nedim, ateşinizi Şeyh Galip, Bakî kalacak bir hoş sadâ idiniz onu da kaptırdınız. Nef’îce olmak isteseniz de bağladı elinizi Yunus, yaratılanı hoş gör diyerek. Size kala kala bir gülgûn piyale kaldı Haşim’den. Hep önsöz oldunuz, son sözleri başkası söyledi. Anonimdiniz, hiç kalem tutmamış, hiç saray gözdesi olmamıştınız. Bir dağ başında çoban çeşmesi sıfatında başınızı taşla perçinlediniz, taşlara su verdiniz. Vardı bir garip yanınız rakı şişesindeki balık gibi ve üçüncü şahıslarda sınandınız. Ruhunu İstanbul’da eritenlerden biriydiniz sadece ve varıp dağlara yaslananlardan. En deli köşenizde Mona gülleri açardı mum saatlerinde. Rüzgârların en ferahlatıcısını Markiz Pastanesi’nde vurdunuz. Han duvarlarına yazan kadar yazamadınız yüzünüzü hastane önündeki incir ağacına. Sadığınız kara topraktı, onu da Makber aldı. Bir şikayetname yazacaktınız ki ney yaktı nağmelerinizi. Gönül kuşunun yuvasını yapacaktınız, boğazın en güzel tepesine, Fikret kuruldu. Güvercinin kursağındaki gidip Bursa’nın zamanına saplandı, siz adam aldırma da geç gitlerde kaldınız. Uğru nakışlılarla müjgân bakışlıları barıştıramadınız. Ne prangalarınız eskidi ne yerin çektiği kadar ağırdınız. İstanbul’a bir tepeden bakıyordunuz gözleriniz kapalı, oysa serin servileriniz karlı kayın ormanlarında üşüdü. Ne halden anlayanınız oldu, ne tarih düşüreniniz. Siz nihayet, şükür ki, Hak şerleri hayreylere kaldınız.
..
Sensizlik sessizleştiriyor beni
Suskunlaştırıyor,
Bir dağ gibi öylece duruyor, duruyorum..
...
..
Kayan yıldızlar gibi bir bir gidiyorsunuz,
Korkarım zından olacak bu gece...
Dağ gibi, umman gibiydiniz elbet amma,
Adınızdan yadigâr kalıyor maalesef bir kaç hece...
..
Zor oyunu bozar dersen
Sür ateşe erit beni
Çıkmaz ise tenden bu can
Örs üstünde arıt beni
Arınmadan aşk bulunmaz
Eksilmeden hiç ölünmez
..
bu gün düşümde sen vardın bir de ben saçı sakalına karışmış.... yağlı paltosu yırtık yamalı yüreği ile ben... soğuk kar ve kış gözlerimi kapadığimda o soğuk sesinle seni sevmiyorum diyorsun... git artık... puhu kuşları ötüyor damsız gökyüzünün mavinin koyu laciverte döndüğü ovalarında....biraz daha sarılıyorum yorganım kirli kokmuş paltom... yağmur kara dönmüş...sesizlikte puhu kuşları gök kubenin sesizliğini git git dercesine yırtıyor...sesizlik boğuyor beni soğuk, aldırmıyorum... arada karlar savruluyor bir deli rüzgar var içimde...gözlerim kapandığında sen yine karşımda o buz gibi sesinle git diyorsun...alıntılar bırakmıştım sana her yağmurlu kelimede karşına çıkacaktı mesajlarım...belki erken belki geç mutlaka benden bir dağ esintisi gibi yüreğini sızlatacak mesajlarım...işte kaderin kaderim oldu... ben istedim ben seçtim hatta yalvardım yakardım, tehtit etim... sen yaşamayasın diye... git deyeceğin günü bildiğim halde... işte aşkın aşkımın büyüklüğünü bir gün anlarsın diye...ciğerlerim hırıl, hırıl, soluk almam daha da zorlaştı.. şimdi ciğerlerimde bir çocuk büyütüyorum... ismini sen koydun o soğuk sesinle üç kez fısıldadın kulağına ben ezanlarını okudum sen ismini koydun Git çocuğu... senin saf yağmur damlalarınla...bir nehir oluyor... ciğerlerime akıyor...git çocuğu besleniyor, büyüyor içimde sen her düşüme geldiğinde... sen hala buğulu camda papatyalar çiziyorsun...ben yağmuru kara dönüştürdüm...üşümüyorum inan artık... hep derdinya sakalı çok karizmatik oluyorsun diye... işte bin defa şimdi öyleyim sacımı hiç kesmedim sakalıma hiç bıçak deymedi... ama hala gözlerim mavi...bir kurtun nefesindeki hırıltı gibi aldığım her nefes içimdeki git çocuğunu biraz daha büyütüyor... ciğerlerimin yüreğimin acısı işte orda o çocuğun şekilsiz kara lekesinin bedeninde... bir gün kendi kendime okuduğum belaların bedelini ödetecek bana... çektiğim acıların bin katını umarsızca ciyerlerimde patladığı zaman, Git çocuğu... tüm bedenimi saracak acılar içinde gideceğim bu dünyadan.. sana yağmurla ilgili alıntılar bırakacağım...arkamı dönmeden gideceğim...biliyorum arkamdan hiç ağlamyacaksın...çünkü bilmeyeceksin son nefesimde ne ne söyleyeceğimi... işte o günü bekliyorum... belki kışta kar sularıyla, belkide bahar yağmurlarında yıkayacaklar piss bedenimi....içimde git çocuğu beni bitirdiği gün....200506..
07/12/2008 05:55
..
Ayağıma pranga olsan durmam çeker giderim
Ok olup saplansan yüreğime çıkar giderim
El açıp göğe yükselsen sel olup karşıma çıksan
Dağ olup önüme dursan aşar giderim
Bana bu ettiklerine şaşar giderim
..
Ne dağ başındayım
Ne de bir çölde
Koca şehrin ortasında
Koca bir robinsonum
..
Sevdalı hal, başı dumanlı dağ gibidir,
Sevdasız hal ise, boz bulanık suların dibidir.
Sevdalanmak için gelin acele edelim,
Kalırsa yarına, ahirette yanma sebebidir.
..
Kıymet bilmeyen insan,varlığını kül eder,
Bağları dağ, ovayı yakar yıkar çöl eder,
Akıllı olan kişi,şenlendirir etrafı;
Aşılmazı yol eder,virâneyi gül eder...
..
Bir hüzün ikliminde
Çiçek açmış yüreğim.
Korkularım dağ gibi
Bırakmıyor güleyim.
..
Dağ olur üzerimize devrilir acılar,
Yaşamak yaralanmaktır, içten kanamaktır.
Çığ gibi çoğalır bedende yivli sancılar,
Sevmek, bir gül uğruna bir ömür adamaktır.
..
sayfadaki sen,sen değilsin oysa
yanından geçerken uğramak zorunda kaldığım
tüm aşkların..
saf yanları iliştirilmiştir resmine
ve sen dağbaşı yalnızlıklarını
serinletirken olmayışımla..
dağ..göğün seyrindedir ne çare..
..