Yine boran çökmüş Toros dağına
Kırağılar iner sahil bağına
Güzel girmişsin sen gençlik çağına
Gidelim bu elden yol yormaz beni
Gidelim bu elden dağ yormaz beni
** ** ** ** ** ** ** ** **
Dağların yolları dardır taşlıdır
..
Penceremden bakan koca dağ
Hatırlatır bana
Ak saçlı ve yaşlı dedemi
Hemen koşar açarım penceremi
Uzatırım minnacık ellerimi
Ak saçlı yaşlı dağ
Geri çevirmez isteklerimi.
..
Su desem yağmur olur. Toprak desem heyelan olur. Buna rağmen gözyaşlarımla dolarım da bir türlü ağlayamam. Ah sevgili bir ağlasam, bulutlar kupkuru kalır. Ah sevgili bir ağlasam, yüreğimden sellerle sürüklenirsin, heyelanlarımın altında kalırsın. Gel gör ki, bir türlü ağlayamam. Bir çiy olurum da yaprakta, takılır kalırım üzerinde. Şöyle bir toprağa düşsem, yer çimenlerle dolar, toprak çiçeklerle fokur fokur kaynar. Nedense, boşlukta asılıp kalan bir elma gibiyim. Ne tutunacağım bir dalım olur ne de bana sahip çıkacak bir ağaç bulunur. Boşlukta öylece aslıp kalırım. Boşluk yer bitirir beni. Rüzgarlar dolar içime, bir üşümedir başlar böğrümde. Ah sevgili bir ağlayabilsem, hiçbir değerin kalmaz gözümde. Öyle düşersin ki gözümden, toza karışır beraklığın. Ya çamur olur kaderin ya girersin mazgallardan içeri. Fareler bile geçer gider yanından. Karışırsın dünyanın kirli kanına. Temiz bir yüreğe rastlayamazsın. Bir daha geri dönemezsin. Dönsen de bir daha bulamazsın ki beni. Ah sevgili bir ağlayabilsem, atlar koşar yaylalarda. Dağlar, nal sesleriyle titrer de, büyüklüğünü vururlar sırtlarına. At dağ olur, dağ at olur. Bir ağlasam bir daha ne sen ben olabilirsin ne de ben sana dörtnala gelebilirim. Ah sevgili, o kadar severken seni, gözlerimde beni ağlatacak bir gözyaşıya dönüşememen çıldırmaktadır beni. Seni dağlar kadar severken, bir damla gözyaşıya benzeyememen un ufak eder beni. Ah sevgili bir ağlasam, yumurtadan yeni çıkmış bir civciv kadar özgür olurum; hatta her sabah güneşin yükseldiği saatlerde gagamla gün ışıklarını yutarım. Senin saraylarında yaşamaktansa, kendi çöplüğümde horoz olurum. Öyle bir mutlu olurum ki, sen güneş, insanlar ayçiçeği olurken, ben gölgede bir çimen olurum. Senin ışıklı dünyanda yaşamaktansa, kendi karanlığımda yıldız olurum. O bile yeter bana. Senin yanında dik durmaktansa, sensiz ve gölgede bir çimen gibi boynu bükük durmayı tercih ederim. Hiç olmazsa yalınlığımla, sadeliğimle yaşarım. Bir ağlasam gözyaşlarıma katarım seni, bir ağaç gövdesi olursun, bir kütük olarak yazarım seni ormanın kitabına. Ondan sonra kuşlar yormaz beni, yollar yormaz beni, koşmak yormaz beni. Sevmekten yorulmam bir daha. Denize doğru uzanan bir kara parçası gibi, hem mavilere ayaklarımı sokarım hem de senden uzak olmanın keyfiyle ufka doğru bakarım. Nedir sanki seni bu kadar önemli kılan. Sen olmazsan da bu yürek yine sever. Ah bir yüreğimden atabilsem seni. Öyle yerleşmissin ki yüreğime, bereketli bir tarlanın ortasındaki kaya gibisin. Ne oynatabilmekteyim seni ne de söküp atabilmekteyim seni. Her şey değişecek bilmekteyim. Ah bir ağlabilsem, sellerime katarım seni ve sonra söküp atarım seni.
..
Şu gece karanlığı çöker ya yeryüzüne,
Ufuk yok olur.
Mesafe toz olur.
Uzaklar kaybolur.
Dağ bile, dağ bile görünmez gece..
Tam bu sebeple çöker hüzün.
Mesafe yok arada ama yanımda da yok yüzün.
..
Zorluğu kollarından
Tutup fırlattım dağa
Koca dağ tuz buz oldu
Ceremi çıktı çoğa
Dağların başı duman
Bulutlarca hizası
..
Yüce dağ başına yağan kar idim
Yağdı yağmur güneş vurdu eridim
Evvel yarin sevdiği de ben idim
Şimdi uzaklardan bakan ben oldum
Yüce dağ başına yatmış uyumuş
Ela gözlerini uyku bürümüş
..
Dalımdan düşen her yaprak katleder beni
Bilmem ki buna vesile esen rüzgâr mı
Yoksa iç çekişlerimle yiten ömrüm mü
Ben toprağıma bu kadar bağlanmış iken
Bilmem ki hasret nedendir can pınarına
Yoksa azap çekmek midir yaşamak bana
..
Konu:Çanakkale..
Çanakkale toprağı kutsanmış toprak
Tüfekten kılıçtan kuruldu çardak
Geçilmez surları dağ taşı kale
Kutlu olsun zaferin oy Çanakkale..
..
Bir yanım uçurum bir yanım sarp dağ
Üstüme üstüme geliyor dünya
İnce rüzgar boynuma sarılan bağ
Kapkara düşten beter soğuk rüya
Derin çok derinken gök denen kuyu
Gitgide yaklaşır korkunç uğultu
..
GECENİN TAM ORTASINDA
Sana kurdum saatleri, seninle geçiyor zaman,
Aşkın gönlümde yanıyor alev alev, duman duman,
Zamanı durduracağım yanıma geldiğin zaman,
Gecenin tam ortasında seninle güneş doğacak,
Karlı dağ gibi başıma, gelince sevgi yağacak.
..
Yüreği dağ adam
Yılların eskitemeyeceği
dünyanın içine sığdıramadığı
dünyayı içine sığdıran
yüksekte değil ayağı yere basan
yüreği dağ adam
sıkı bir civan bir gönül adamı.
..
Dağlara gitsem bir dağa atsam kendimi
Dayansam ulvi bir dağa anlatsam için için derdimi
Dertleşecek kimsem yok sana adadım kendimi
Anlatsam dağlar ağlasa coşku coşku derdimi
Dağ bana baksa ben de o engin gönüllü dağa
..
Hayat yorsada bir sitem etme dost
Yüce dağa yaz geç kış erken gelir
Herkes eskitemez alın terle post
Yüce dağa yaz geç kış erken gelir
İnsan olan rızık çıkarır taştan
Vazgeçmez helalkar sofrayla aştan
..
Dağ başında ki kuşlara çarpan rüzgar
Bilmezmisin senden yüksek bulut var
Kazıdıkça damlalar her tanesini dağın
Gözyaşlarını kuşların kanatları yıkar
Bir zamanlar tanelerde dağdı
Senin gibi mağrurlanırdı
Şimdi dağ olmak için tane
..
Kar yağar gider
Yüce dağ başında kar yağar gider
Yağmur savrulur
Ben savrulurum
Rüzgâr savrulur
Sen savrulursun
Yüce dağ başında eller savrulur
..
Gam kasavet keder başa derildi
Ancak bu yarayı yazan dağıtır
Bu dert bize ta ezelden verildi
Sinemdeki olan yürek dağıtır
Gönül tutulmazdı her tuzak ile
Ahir tutup bent ettiler bağ ile
..
Ha! Gelecksen de görüm novbahar?
Salıb meni işden daha şaxta qar.
Menim kimi inan yoxdur telesen
Gözüm yolda yavaş yavaş gelesen.
Örte yaşıl çadrasını yaz qizi
..
Çocukluğumun en güzel eğlencesi yağmurlu havalarda oluşan rengarenk gökkuşağının altından geçmek için saatlerce koşmak olurdu. Çisil çisil yağan yağmur altından insanın şıpıt gibi ıslanması, havanın bir kapayıp bir açması ile bir anda bulutlarla saklambaç oynar gibi güneşin kaybolup ortaya çıkması yedi renkten oluşan gökkuşağının bir baştan öbür başa kadar yarım hilal gibi kapanması bir olur, sanki resim misali kalkana benzer görüntüsü ile bu doğal kuşağa insanı büyüleyen bir eda ile insanın baktıkça bakası gelir. Bu hayale bir muamma yumağı içinde dalan kimse kendini tatlı bir rüya aleminde sanır.
Hele bu gelin kuşağının renkleri yok mu? İnsanın içini gıdıklar, ayrı bir heves verir, sırılsıklam olmuş aşıklar gibi yağmur ile insanın pervane böceği gibi ateş etrafında mırıltı ile şarkı söylüyormuşcasına kuğular misali dans ederek dönmesini andırır.
Eskiden büyük olan anlı şanlı adamlar tarih öncesi çağlardan bahsedip derler ki; ‘’Kaf dağında yaşayan peri padişahının Ülkü adında dillere destan güzellikte bir kızları varmış. Bu güzel kızın yüzü kardan daha ak, gözleri ahu, dudakları bal, kaşları hilal, dişleri inci mercan, yanakları elma, boyu selvi gibi imiş. Dört gözle tutsak olduğu yedi başlı devden kendini kurtaracak beyaz atlı prensini bekler dururmuş. Masal bu ya; yine aynı dönemde Turan Padişahın Oğuz adında gözünü daldan budaktan sakınmayan kara yağız delikanlı bir yiğit oğlu varmış. Bu yiğit bahadır er korkusu nedir bilmez, kırk yiğidi ile beraber ava çıkar avlanırmış. Zamanla büyüyüp everimlik olmuş. Babasına varıp kız sorup evlenmek istediğini bildirmiş. Babası da ona; Git periler padişahının Kaf Dağının ardında tutsak kızı var. Onu devden kurtar onunla evlen demiş. Bunu duyar da bizim oğlan durur mu? Binmiş ata, çekmiş kılıcını, kırk yiğidi ile beraber at sürüp yedi günde yedi gök denizini geçip bir bozkurdun yol göstermesi ile Kaf dağına ulaşmış. Yedi başlı hain devi aramaya başlamış. Nihayet devi bir mağarada uyurken bulmuş ve kılıcını tam kalbine saplayarak devi öldürmüş. Artık Ülkü kız da hürriyetine kavuşmuş. Kızı devden kurtaran Oğuz, Ülkü’yü atının terkisine attığı gibi Turan elinin yolunu tutmuş. Yedi gün sonra Turan eline gelmiş. Oğlunun kahramanlığını gören Turan padişahı Hanlar Hanı Bayındır Han kırk gün kırk gece düğün yapıp oğlu Oğuz ile Ülkü gelini evlendirmiş. Aa! Oda ne? Tam gelin alma vaktinde gökyüzünde ilk defa rengarenk gökkuşağı oluşmuş. Dede Korkut gelip soy soylamış, boy boylamış. ‘’Bu size Yüce Allah’ın bir lütfu olsa gerek’’ demiş çok sevinmişler. Hızır gelip bu kuşağı gökten alarak gelinin beline bağlamış. O günden sonra gelin olan kızların beline şal kuşak bağlamak adet olmuş. Evliliklerinden Türk adında bir oğulları olmuş. İşte Türklerin atası bu çocukmuş’’derler.
O günün anısına gökkuşağına gelin kuşağı denir olmuş. Bizler küçük bir çocuk iken anam bize; ‘’Oğlum! Gök kuşanın altından kız çocuk geçecek olursa oğlan, oğlan çocuğu geçecek olursa da kız olur’’ derdi. Bu söz benim belleğime yer etmiş olacak ki, ne zaman gökyüzünde bir gökkuşağı görecek olsam hemen çocuklar ile bir araya toplanır, altından geçmek için saatlerce koşturur, sonunda yorgun düşer, bitap bir şekilde nefes nefese tekrar düşe kalka gitmeye çalışırdık. İnsan bir tepeye çıkınca hemen varıverecekmiş gibi gelir, oraya varınca da bizimle oyun oynarmış gibi ileri kaçardı. Buna çok kızar inat ile geçeceğiz diye uğraşırdık ama nafile… Biz konuştukça gökkuşağı daha ileriye gider bu koşturmaca da kaybeden hep biz olurduk. O zaman hırs ve öfke ile oturur yerlerde tepinir, sinirlenir ümitsizce evimize dönerdik. Hani bir dağ varmış, onun ardında bir dağ, onun ardında bir dağ misali erişilmesi zor olan yüce bir dilek olan Kızılelma gibi kalbimizde bir sevgi yumağı ile gök kuşağı varılması gereken hedef olarak bizim gönlümüzün her zaman arzusu olmuştur.
Şimdi ise çocukluk günlerimin tatlı bir anısı olarak her gök kuşağı görüşümde bu hikaye aklıma gelir, anlattığım çocuklar ise kıkır kıkır gülerek benimle dalga geçip kafa buluyorlar. Ee ne dersin? Vay zıpırlar vay! Deyip zamane çocuklarına kızıyor, onların dahiyane fikirlerine şaşıyorum. Bizler çocuk iken çok saf idik. Her söylenene, her anlatılana hemen inanır esas zannederdik. Şimdikiler maşallah cin gibi. Şeytana pabucunu ters giydirecek cinsten. Bir de bize külah giydirmeye çalışıyor bu veledler. Ben de en çok buna alınıyorum desem yeridir. Ben haksız mıyım? Siz söyleyin, karar sizlerin.
Gökten üç elma düşmüş. Biri okuyanın, biri dinleyenin, biri de sizlerin başına olsun.
..
Rengi mühim değil iki ayrı sicim gibi ip gibi bağlanacaksın
Belki biraz gülecek belki bir ömür ağlayacaksın
Yalnız kalacak, belki yalnız bırakacaksın; dağlayacaksın,
Kaybedeceksin sevdiğini Mecnun Gibi dağ dağ dağlayacaksın...
..
Başka bir değer kalmadımı düşündünüzde geride?
Kala kalakaldınız bayramda son bir deride!
Kalkabilseydi konuşurdu ağlardı belkide,
Gülerdi o mübarek hayvan o gülünç halinize..
..