Ferhat’ın Aşk nârını söndürdüğü dağ sensin
Ecyad senin; Cebrail’den asıl sûret veren
Ararat; Nuh tebâya helâkta mühlet veren
Söz tutmaz Okçu’lara Uneyn’de ibret veren
Nebi’yi Zafer’inden döndürdüğü dağ sensin
Güvercin yuvasında, örümceğin ağını
Müşrik gözlere ördün, bağladın kör bağını
İşte buradan açıp o Hicret’in çağını
Sevr’in Deve’ye Resûl bindirdiği dağ sensin
Bir daha tekerrür yok, kaç asırlık aradan,
Muhammedî müjdeye nasib sundu Yaradan
Tepebaşı’ndan Ensar Kapısı’na, karadan
Fatih’in gemileri indirdiği dağ sensin
Miryokefalon denen yerden Sultan’ın geçti
Manuel’in erleri ölüm şerbeti içti
Yalvaç’a Kılıç Aslan yeni bir sayfa açtı
Geçid’inde Bizans’ı sindirdiği dağ sensin
Kaz Çobanı Sarıkız niçin çıktı İda’ya?
İftirayı men için yalvarmaya Hüda’ya
Senden başka kim bilir, ilimsiz bir nidaya
Evlâdıyla Baba’yı ondurduğu dağ sensin
Fatih Pontus’a senden aşırdı otağını
Ağacından yay gerip kuruttu batağını
Bir gün Erciyes, bir gün Keş’te kar yatağını
Mecid ve Muhsin’lere dondurduğu dağ sensin
Köroğlu’nun Bolu’da Bey’i yere serdiği
Sultan Alaeddin’in ‘Cennet’ adı verdiği
Yenişar Anamas’da bir taht daha kurduğu
Kubad-ı Abad’ını kondurduğu dağ sensin
Öyle bir zirvesin ki ilk Güneş sende doğar,
Ay’ın, Yıldız’ın nuru ilk gece sana değer
Sende üç yüz dokuz yıl uyunurmuş ki meğer
Ashab-ı Kehf’in uyku gandırdığı dağ sensin
Kayıt Tarihi : 10.9.2009 20:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!