Haksızlık başını almış yürümüş,
Uludağların zirvesini sisler bürümüş,
İti de çakalı da kurt postuna bürünmüş,
Düzenin çivisi çıkmış, içi de çürümüş.
Akan göz yaşları, kırılmış kalpler,
Dillerini mi yutmuş tüm dürüst alpler,
Bir parça kemiğe tamahkar kelpler,
İnsanım diye gezenin içi çürümüş.
Suçsuz suçsuzluğunu ispat peşinde,
Suçlu kusurunu örtme peşinde,
Torpilin varsa yaşadın! meclis içinde,
Adaleti düzen, düzen çürümüş.
İçimde bir fırtına kopar, bi yüreğim dağlanır,
Derdimi söyleyeyim desem dilim bağlanır,
Bu dünyada paralı ve güçlü olan yağlanır,
Kendini güçlü sanan benlik çürümüş.
Doğruyu yanlışı ayırt etmeyen,
Hakkı hukuku hiç gözetmeyen,
Düşünmeye aklı, fikri yetmeyen,
Fikrine tükürdüğüm beyin çürümüş.
Dağlanmış yüreklere su serpemeyen,
Yıllardır tanıdığına sırtını dönen,
Senin suçun yok ama... diye cümleler dizen,
Dostunum diyenin yüzü çürümüş.
Akrabaydı hısımdı hepsi demek boşmuş,
Biz aydınlık zannederken ortam meğer loşmuş,
Yakınına değil de ırağına inanmayı seçmiş,
Akrabanın da hısımın da kendi çürümüş.
Sen ağaydın sen paşaydın da ne oldu,
Bunca garibanın ahını aldın da ne oldu,
Baba oğula, oğul babaya düşman oldu,
Ağanın da paşanın da kendi çürümüş.
Şiirim şair değil, gönül versen anlarsın,
Çektiğimi anlasan benden çok ağlarsın,
Gün gelir bel bağladığını aşşağılarsın,
Artık çok geç, O Ulvi günde kaçacak delik ararsın,
Kıyamete inanan inanç çürümüş.
Doğruyu söyleyecek diller çürümüş.
Kayıt Tarihi : 5.11.2020 10:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Hayırlı sınavlar.
TÜM YORUMLAR (1)