her gördüğünde sevdiğine yeniden aşık olanlara
.
kokan çürüyordu ateş taşlarının üstünde acı oluyordum
magmayı koparmadan ağzımda, dilimi kesiyordum
çünkü biliyordum, kokmuş ve çok korkmuştum
geri gelmezsem diye, dualara durdum kendime konuştum
sonra anladım bu koşudan kalanla yürümek yalan
yağmura yazılanların deştiği düşüncelerde bozulmak
direttikçe ve kaçtıkça aklı zorlayan sorularla hayata
sonra geleceklerin ciğerinden aldığım havayla kışa
ve kokmaya başlayanların nehirler üstünde yüzen bakışlarıyla
dönüp duruyordum hala, karanlığın aynasında bir başıma
aşk isteyen;
aşk istiyorsun ama ölüler yaşamaz
ve sen günah dehlizlerinde koşarken
ateş bile çalamadın efendinin elinden
çünkü en çok korkarken kendinden
bırakıp gidemezdin istemediğini yenmeden
öfkenle çaldıklarını satıyorsun, arzu çarşılarında
ve her et, senin etinden önce insanken vuruluyordu dar ağacına
bir zaman sonra anladın ki; artık her cinayet sensin
her katil senin ellerinle seni deşip boğuyorken
tadına doyamıyordun çürümenin, kokmanın
bundan alıyor hayatı ve bundan sevdiriyordun
sonra diyordun ki gizlice; emirlerini dinlemem çünkü ben ölsem de gelenim
ama zor kendi suskunluğuna bakmak ve onsuz koşmak
korktuğun kadar yüzleştikçe kendi bakışınla
daima bir sen çıkıp duracak karşına
vuracaksın topu tüfeği dallarına
koparıp vereceksin boynunu dostuna
gördükçe benzerliğin dehşet koşusunu
ayağın takılıp düşeceksin yine sana
ilk taş senden olacak masumun kaş arasına
.
gitme vakti geldiğinde rüzgara takıl
düşe kalka geldin, düşe kalka gideceksin
üzülme, toplamaya ne kadar uğraşsan da
ancak senden başka bir sen edeceksin
seni en çok bundan sevdim
bildim ki insan dedikçe delirttim
.
şimdi anlamsızlığın keşfindeyiz
ardından yetişmek içindir belki
öylece sabırsız beklemek
ve alınanların yeniden keşfi için
ömürlerden ömür katmak
zamanı dipte köşede parçalayıp yaşamak
o yüzden mi güzel gizli gizli sevdaları parçalamak
o yüzden mi güzel gizi sevdayla parçalamak
yalancı;
artık vakit az ve yetmeden bir şeyler
bırakıp gideceğiz kutsal insan'ı
ve sevdiklerimiz için kalmadan
yeniden gelmelere koşacağız
bu yüzden damağımızdaki acı
günahların zehriyle yaşamak var mı
ağır gelir kimisine aşk
taşıyamaz bohçasında yalanları
öğretemez çocuk kalanlar
zalimin yıkılmış tarihini
akar gider sessizce su
kendine kalır sessizliği
geçmiş;
katık yapıp dayatmak, en istenmeyen yerden almak
ondan zaten sakladıklarından verdiklerin
çünkü farkındasın artık sırrın
kutsal ayet gibi
gözlerinin dibinde damarlarına saklayıp
kalbinden ve beyninden habersiz tapındıkların
oysa onlar yabancı
daha evvelde astılar çocukları
alıştıkları yaşatmak değil
kanı akıtmak, yoksa çalmaktı
elma masumdur;
şimdi yaşamak için yine geleceğim sana
ama ölüm yollarda amaçsızları toplarken
bütün kiniyle çözememişlerden geri isterken
senden kopanları toplayarak ateşin başında
etimden etleri alıp, yamaman lazım yaralarına
belki böylece bir kül havalanır yukarı
tohumlanır bulutların kanı, yeniden yeşertir hayatı
öze dönüş;
artık bana gülme
çünkü senden geçtim sana geldim
benden gittin bana geldin
bunu bildim bu yüzden bekledim
araf;
dönüşsüzlük kalemiyle karalanır yaban
ateşin dileği hep aydınlatmak mı
yoksa yasakları çalanların bulduğu damar mı
bana küs denilenleri topla getir anlat
onlar ki; kaç yerden kaçıp ruhları aklandı
kimden aldılar da isyan ettiler gölgelere
ve kimler kendilerini biçip can kattı
artık onları alıp gidecek sularda bulanıklaşınca
gördüler sırrı ve ondan sustular acıya
kaybolmuşluk;
sende yakalarsan bir gün şarap rengini
bileklerinin kokusunda bulacaksın kendini
deşilme ve sus artık ey eskizlerin sesi
yaraların açmışken sırtının altında
ve çağrıldığında o yüzünü gördüğün ölüme
elinde sancak koşup gideceksin yine
senden gayrı kimse ölmeyecek o gün
bir sen bileceksin varın dağında tutulanları
yokları, azları ve acıları
sırtladığın dağdan kalan koca yalanları
atıp heybenin kenarına
koşacaksın senden kaçan arkana
bundandır artık koştuğun yerde beklediğin
bundan kendinden geçip yine kendine geldin
sen bendin, ben oydum, o sendi, hayli zamandır
sakladık bildiğimizi kimseler görmedi
çünkü şahittik, bizle bizi ancak biz sevdik
ondan gizledik, ondan öteledik, ondan bildik
gerçek çıplak;
artık görebiliyorum alçaklıkları
kandırmaların ortasında yalnızları
ve paniğe kapılıp kendinden kaçanları
ama biliyorsun ki
gidenlerin dostları hiç olmadı
veda;
şimdi sıra sende kolla artık yakanı
ve çapraz ateşle sarılma
şans vermedin anladığın olmaya
saçmalığın kaybı oldu, sana soran olmadı
artık ateşsin ve suya kanıp durdukça
bir adın olmayacak bulutlar ortasında
değiştikçe adın çıkacak hiçliğin aynasına
taradıkça saçlarını, sığınacaksın yaraya
kana, kana, kana, acıya suyla, gece koynunda
gel bana, gel bana, yeterince uzaktın karşına
artık bitsin yarımların, dolayım
seninle öğrettim ölüme susmayı
her görüşümde ondan anlattım aşkı
yaşamak koydum şiirin adını...
>
Zafer Zengin EtnikaKayıt Tarihi : 5.3.2009 00:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
okumayı...
sohbetini...
adamlık duruşunu...
sol yanımı....
TÜM YORUMLAR (1)