Bir yanda doğum
Bir yanda ölüm
Bir yanda düğün
İnsansa bir düğüm
Çöz çöze bilir isen
Bir yanda güneş
Bir yanda ateş
Bir yanda tufan
Kâinatsa girdap
Çöz çöze bilir isen
Bir yanda acı
Bir yanda tatlı
Bir yanda ekşi
Tatlar yumağı
Çöz çözebilir isen
Bir yanda vezirlik
Bir yanda rezillik
Bir yanda sefillik
Anlıyorsan durumu
Çöz çöze bilir isen
Bir yanda sefalet
Bir yanda israfat
Bir yanda asalet
Bir yanda adalet
Çöz, çözebilir isen
Arının ağzında balı
Kuyruğunda zehiri
İçer çamuru verir narı
Anladın mı bu soruyu
Çöz çöze bilir isen
Bir yanda sağlık
Bir yanda hastalık
Bir yanda afiyet
Hepside birer rahmet
Çöz çözebilir isen
Bir yanda cennet
Bir yanda cehennem
Ortasında olur Arasat
Hangisin seçer isen seç
Çöz, çözebilir isen
İnsanoğlu aciz mahlûk
Yaratılanda olmaz eksik
Yaratana gerekir kulluk
Yap yapabiliyor isen
Çöz, çözebilir isen
20.12 2009
K.MARAŞ
Kayıt Tarihi : 24.12.2009 11:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir gelen acı telefon sesi Dostun öldüğünü duyurdu Duyulan sesi duyurdum ikimizin dostuna Dedi bügün oğlumun düğünü saat 13 te Torunum yeni doğmuştu.Aldım kalemi elime Bir yanda doğum Bir yanda ölüm Bir yanda düğün İnsansa bir düğüm Çöz, çöze bilir isen
Mutlak Adem: Ebedi ve ezeli olarak olmamak, bulunmamak anlamındadır ki; böyle bir yokluk mümkün değildir. Zira ezeli ve ebedi Vacibü'l-Vücud olan Allah, mutlak yokluk kavramına müsaade etmez. Nasıl ışık ile karanlık aynı anda aynı mekanda bulunması imkansız bir şey ise, mutlak yokluk ile mutlak varlık da beraber bulunamazlar. Allah varsa yokluk yoktur. Allah da ezeli ve ebedi olarak var olduğuna göre, mutlak anlamda yokluk diye bir şey söz konusu olamaz. Mektubat'ta geçen şu ifadelere bakalım:
'Daire-i ilim içinde bulunan adem ise, adem-i haricîdir ve vücud-u ilmîye perde olmuş bir ünvandır. Hattâ, bu mevcudat-ı ilmiyeye, bazı ehl-i tahkik 'a'yân-ı sâbite' tabir etmişler. Öyleyse, fenâya gitmek, muvakkaten haricî libasını çıkarıp, vücud-u mânevîye ve ilmîye girmektir. Yani, hâlik ve fâni olanlar, vücud-u haricîyi bırakıp, mahiyetleri bir vücud-u mânevî giyer, daire-i kudretten çıkıp daire-i ilme girer.'(1)
Mukayyet Adem: Bir şeyin ayan-ı sabit noktasından, yani Allah’ın ezeli ilminde ilmi bir vücut şeklinde var olduğu halde, henüz harici bir varlık kazanamamış haline denir. Bu yokluk izafidir. Yani maddi ve kevni alemde olmayan bir şey, başka bir boyut ve başka bir varlık sahasında bulunabilir. Mesela; Allah’ın ilminde ilmi bir vücut ile bulunduğu halde, harici ve maddi alemde olmayan bir şeye mutlak yok denilemez.Yukarıda verdiğimiz alıntıda geçen şu ifadeyi bir kez daha okuyalım:
'Daire-i ilim içinde bulunan adem ise, adem-i haricîdir ve vücud-u ilmîye perde olmuş bir ünvandır.'
Öyle ise insanın olsun, sair mahlukatın olsun, mutlak anlamda yokluğa gitmeleri imkan dahilinde değildir. Mahlukatın yokluğu ancak harici ve maddi alemden farklı alemlere intikal etmesi ile mümkündür. Yani bir şeyin varlık boyutunun birisinde zeval bulması, başka bir varlık boyutuna intikal etmesi demektir. Maddi ve harici vücutlarını fena ile kaybeden mahlukat, Allah’ın ilmine veya farklı gaybi varlık formatlarına geçiyorlar. Bu anlamda her şey ve her mahlukat, zeval ve ölümleri ile yok oluyorlar. İnsanın cesedinin ölmesi ve dağılması Beka ismine bir nevi ayinedarlıktır.
'O'nun vechi (zatı) hariç, her şey yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve hepiniz O'nun huzuruna götürüleceksiniz.' (Kasas Suresi, 28/88) ayeti de bu manaya işaret ediyor.
Şiir diliyle yaradılışa ait hoş bir sorgulama. Kutlarım.
Kalbi Muhabbetlerimle...
(1) Bakınız; Mettubat, onbeşinci mektup
'Yaratılanda olmaz eksik
Yaratana gerekir kulluk
Yap yapabiliyor isen
Çöz, çözebilir isen'
20.12 2009
K.MARAŞ
Duygularımızın sesi olmuşsunuz saygıdeğer öğretmenim, değerli kardeşim.
TÜM YORUMLAR (5)