Erken ölüm çalmışsa kapımızı,
Buyur etmekten başka çare var mı?
Bahaneye hiç sığınma ,sızlanma,
Yarım kalmış düşlerden fayda var mı?
Bad–ı saba yalar yüzümü
serinlik sarar göz bebeklerimden
Anlayıp
sevinirken hayatın müjdesine
Anlar ,incinir yüreğim.
Bilir ki
Bir kadın çıkıyordu ağır ağır,
denizin salınan dalgalarından.
Topuklara döktüğü yelelerini
salmış da bir yanına,
güneşe boyanmış telleriyle,
telleri sıvazlayan elleriyle,
Samandağ'da bir bahçe,
habitadında binbir çiçek, böcek,
Karıncalar yürüyor katarlarla.
Rayihaları şarkılardan karışıyor
Büyükkaraçayın uğultusuna,
eriklerin saçakları,
Sana hastalık yakışmıyor!
Bana da, başkasına da.
Hele hele ölüm,
kimseye yakışmaz biliyorum.
Ötesini sorgulamıyorum,
mutlak ama,
Ellerinde tutmak yüreğimi,
dokunmak sevgime,
okşamak saçlarımı uçuk yakamozlarda,
ve bir avuç bulut nemi
tenimin serinliğinde,
Ufukları uykulara sarsın
Kaçıncı gelişim zulüm topraklarına,
kaçıncı kavim,kaçıncı budun,kaçıncı ulus,
İnsanı, insan zulmünden koruduğum?
Hangi yüzyılda, kimin için,
hangi dağ,hangi vadi, hangi meydan savaşında
can verdim?
Alınmaz mı selam,
dilden değil gönüldense hele.
Dağları aşar,
aşar tüm engellerini denizlerin,
umutlar sığmazken şişeye,
Denize saldım duygularımı
güneşe el sallayarak,
ufkumdan sarkan bir yıldıza
yolladım yorgun günümü.
Yakala ay ışığında sesimi
sesimde sevinç var,
Silivri'nin Atlantik duvarlarını
dağ başına kurmuşlardı.
tutuklular kumpas zindanında.
çürütüleceklerdi kimsesiz, ıssız.
Tek kurşun atmadan düşen sancaklar:




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!