Sakin kalmayı ben de çok istedim senin gibi.
Ama saklanamıyorum senden.
Bendeki duygular maske altında yaşamıyorlar.
Elim, ayağım gibi her defa donup kaldım karşında.
Ben hiç şu duygusal maskeyi,
Adam gibi kullanamadım.
Öyle bir duman kaplar ki içimi,
Bunun içinden uğraşsam da çıkamam.
Öyle bir adalet doğar ki içime,
Şanssız kalır yanımda, kazanan bile.
Ayak basılmaz yenilgiyi tanımam.
Her şeye hakim olmak...
Merhaba, ben Mesul.
Yanımda gördüğünüz de, Mutlu.
Arkadaşları ona, kızgın meşe dermiş.
Yine etrafı yaktın be!
Dur, hikayeyi anlatalım önce.
Vaktiyle yananlara,
Durunca nabzın, her yeri yakacak,
Daha fazla gurur yaparsan
İnan etraf kor gibi olacak.
Bir anda busen,
Beni sana saracak,
Aşka güvensen tekrar.
Tüm bu olanlar, neyin habercisi Nazım ?
Sorduğun, oldu mu ?
Bunca zaman su üstünde yürüyenler,
Artık dibe batmak üzere.
Kurulmuş devasa bentler!
Suya yok geçme yolu.
Bu hasret insanı canından eder.
Harcanır mücadelede aksak yerlerim.
Sağ duyusu yolda kalan; hatırsız.
Boğulmasam okyanus ortasında.
Cankurtaran gelmez köhne zamanda.
Bana dokunmayan yılan; bin yaşa !
Sarsılmaz düşüncelerin var.
Ne sana yetişecek zaman,
Ne bana gülebileceğin güzel bir an var.
Ben zaten geçtim kendimden.
Ben benden olanı bilirim de,
Sen senden olanı...
Bu gördüğüm ben miyim ?
Yoksa aynanın karşısında gördüğüm,
Benden kalan yansımalar mı ?
Çok öğrendim, çok dövündüm,
Kendime bir gelecek sunarım diye.
Şimdi toprağın altından laleler,
Özgürlük, sancılarla aynı kafeste.
Çıkamaz, tek yolu unutur.
Düşünür, kaçamaz da artık kaderinden.
Ne yapar, el mahkûm, gidemez, yorulur.
Önümüzde aheste karanlık, korkuyor kader.
Garip duran kişilikler,
Başkasının kaybını sorgulamadan,
Adeta yukarıdan inme gibi görülen,
Kendi uydurduğu doğrulara,
Ön yargılarla muteber davrananlardır.
Kimse bir başkasının oyuncağı değil.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!