Kendime bir kule örüyorum
Rüyalarda zirve görüyorum
korkuları sayfalara gömüyorum
Sevdalarım koyduğum ilk tuğla
Gözyaşı harç, ağla Cengo ağla
***
Üsküdar'da simitler hem gevrek hem yanık
Dişlerim koparmış çiğniyor odur tek sanık
Burnum kavruk simit kokusuna hep tanık
Her sabah vapurla Boğazdan geçerken işe
Ah İstanbul bu oynadığın oyun kapalı gişe
***
Bir kapı ki sorudan, cevaptan, sözden
Geçemeyenler düşecektir gözden
İnsan kalpten değil gönülden, özden
Beklenen gün kalmaz gizlin saklın
Soracaklar neredeydi o zaman aklın
Ne fark eder ha yetmiş ha elli
Alacağın nefesin sayısı belli
O zaman nedir tapmak paraya
tuz basalım gel kanayan yaraya
Resimler vardı acımdan makasladım
Mandal için nayloncuya takasladım
Taponmuş yırtıldı aldığım leğen
Yaramaz kul karşısında başını eğen
Evladım bu dava cehalet davası hak davası
Eşeleme her yanından fışkırır hava parası
Şair korkar, yazar korkar, dava yetimdir
Yol uzundur, yolculuk zorlu düşman çetindir
Yüreği sağlam, ciğeri kanlı, vicdan ister canlı
Kalemi tutamıyorum, bak nasıl heyecanlı
Çölde yaşıyoruz insan çoraklığında
Yeşeremiyoruz edebiyat kuraklığında
Yazmadıkça öldürdük cananı, aşkı, gönlü
Algı çaparisine takıldık arkalı önlü
Çırpınıp duruyoruz şikayet ederek
Avare gezdiğim gençlik yıllarının acısını
Şimdi duyuyorum yıkılan fikriyatın sancısını
Canım yanıyor susarak bağırıyorum ama
Acılarımın çetelesini tuttum buğulu cama
Biraz güneş görünce yerinden akıyor
Şiirler anılardan damla damla süzülür
Yapılan yanlışa en çok kalemler üzülür
Para peşinde koşan beyinler çözülür
Şairler suskun karanlık toplumda yürüyor
Nice akıllar Aşk meşk peşinde çürüyor
Kelimelerdeki büyüyü bilemedim
Doğrularım dogmatik silemedim
Kimdi bana hayatı yanlış öğreten
Suyu bulandırıp yalan söyleten
İzm’lere kapıldım hayallerimi öldürdü
Bir nesli fırıldak yapıp döndürdü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!