Sen emrediyorsun, biz yapıyoruz
Oh! Ne güzel böyle Kar-Kotar emmi!
Ağzından çıkanı şıp kapıyoruz
Çekinmeden söyle Kar-kotar emmi!
Sen, her şeyin üstesinden gelirsin
Yangında, depremde, selde
Dağlar aşarsın Kızılay.
Şehir, ilçe, köy ve belde
Bize koşarsın Kızılay.
İlacısın sen dertlerin
Üstadım, ağabeyim, yol ışığım Abdurrahim Karakoç’un aziz hatırasına…
Aktın yıldız gibi dünya üstünden
Yürekler dağlandı, yandı üstadım.
İçtim ömür boyu şiir testi’nden
Ruhum mutluluğa kandı üstadım.
Tarifsiz bir hâldeyim ben
Şu hâlime şaşıyorum!
Karakışta ter dökerken
Ağustosta üşüyorum!
Ruhum cehennem közünde
İlk gözümü açtığım, ilk nefes aldığım yer
Havasıyla, suyuyla kendimi bulduğum yer
Koyunlar otlattığım dağında tepesinde
Türküler çığırdığım, kavallar çaldığım yer.
Her ağacı, her taşı bin bir hatıra taşır
Mutluluğun zirve yapar
Namazı hazla kılarsan.
Son yolun cennete sapar
Namazı hazla kılarsan.
Gül bahçesinde kalırsın
Öğüt hazinedir aklı olana
Kulak ver, doğruyu bulmasını bil.
Hakkın reçetesi şifa insana
Rahmet denizine dalmasını bil.
İyi düşün, iyi tanı bu çağı
İnsan “eşref-i mahlûk”tur
Nice nimet sunulmuştur
Akıl ile yoğrulmuştur
Kullanmayı bilmelisin.
Kanma nefsî heveslere
İyi dinle gafil Cemal!
Bil, Hakka karşı naçarsın
Eksikse ruhunda kemal
Boşluğa kanat açarsın.
Kalp gözüyle bakmıyorsan
Ateş mi kalmadı, rüzgâr mı bitti
Yurdumda ocaklar niçin tütmüyor?
Beklenen baharı görmedik gitti
Şakıyan bülbüller niçin ötmüyor?
Milletim, kafeste bir aslan gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!