Nasılda yürürsün izz -ü naz ile
Böyle gitmeleri nerden öğrendin
Kaç güzel dolanır böyle poz ile
Çalım atmaları nerden öğrendin
Yalnızlık paslı bir hançer gibidir
Saplanır göğsüne tüm sevdâların
Yeis karabasan, efkâr tipidir
Eser üzerinde karlı dağların
Ankara Rüzgarının düzenlediği şiir yarışmasında Mayıs-2010 da hece dalında jüri tarafından 1. liğe layık görülmüştür.
O Züleyha cemâlini kim olsa fark ederdi
Yüreğinde kopan tûfan Nuh’u da gark ederdi
Seher vakti sabâ yeli gül sîmânda eserken
Mecnûn seni görse idi Leylâ’yı terk ederdi
Gecen zindân olsun, gündüzün harâp
Gelip de gönlümü almazsan eğer
Deryalar içinde göresin serap
Bana ümit verip gülmezsen eğer
Güzelliğin dile destan
Çirkin diyen var mı sana?
Gözün çeşme, yüzün bostan
Solgun diyen var mı sana?
Yıktın şu ömrümü harcadın beni
Sende onulmayan derde varasın
Yollarını kar çevirsin yaz günü
Çakala, sırtlana, kurda varasın
Hürriyet, îmandan bir cüzdür deyip
Zulmete göğsünü geren Üstadım.
Kur’an’ın uğruna canını koyup
Hikmetin sırrına eren Üstadım.
Her işin arşınlı istemez Halep
Gözlerinden onmaz derdi kaptığım
Sende benim gibi naçar olasın
Terk edince yapayalnız kaldığım
Sende dostlarından kaçar olasın
Kantarla tartılmaz verdiği çile
Muzır mıdır nedir bendeki sevdâ
Yangın verir yürekteki fitile
Bezir midir nedir bendeki sevdâ
Zakkumla, kaktüstür gönle derdiği
Bir gün sevdâ çekenlerin
Hallerini sordun mu hiç
Aşk tohumu ekenlerin
Durağında durdun mu hiç
BELKİ DE şiirlerde gizliydi AŞK..
Hasretlik düştü yine bahtıma
seviyorken göz göre göre gitmek gerekti bana
hayallerimi bırakıp geri de uzaktan seyretmeler gerekti
Seni sensiz yaşamak düştü hayatıma
Özlemle anmak sadece hayallerde yaşamak
ışık gibi saçardı tek sesi yeter de artardı seviyorum deyişi içimi ...
kaleminize saglık kutluyorum kesinlikle dereceye girmeye layık bir şiirmiş zaten saygılr...