YALNIZ ADAM
doğarken
yalnız geldi dünyaya
ölürken
yalnızdı yolculuğunda
Ne gir gecelerime,ne sevgi ne şefkat sun,
Ne pembe gözlük taktır,ne aşk nede vuslat sun,
Ben kendi dünyamdayım,sen git dünyana kurul,
Ne beni esirin et,nede sonra azat sun
Celal Oymak
Sek sek oynar gibi yürürdük çocuk ayaklarla,
Ellili yıllarda Urfa’nın daracık sokaklarında.
Trahom gözlerimizde, sıcak ve toz yakalarımızda,
Yusuftutan kuşu ses verirdi hayatlarımıza.
bir martının kanadına kon
özgür ol kuşlar gibi
bulutlara takılarak
git uzaklara
rüzgarla düş bir hevesin peşine
haziran güneşinin yerini alırken ayaz
bu sene nazlandı, çabuk geçti yaz
özlemler giderilmeden
etrafı süslemeden papatyalar, gelincikler
temmuz, gülünü veremeden
Rüzgar gibi hafif,
Bir kuş gibi uçarı,
Ceylan gibi ürkek,
Keklik gibi sekerek,
Gel yanıma,
Bir şarkı söyle bana,
Rast makamından olsun.
Güllerle karanfiller,
Gönül bahçeme dolsun
Bir soluk al hicazdan,
beyaz karanfil söz dinletemez
kan ağlayan ikizine
aşkı kimse bilemez
girmedikçe sevda denizine
Senelerce gece gündüz demeden,
Adını yazdığım defter sarardı.
Ömrümce kimseye sitem etmeden,
Sevginle kurduğum dünyam karardı.
Sana gelen yollar sırat köprüsü,
özlemler dayanınca kapıya
yolculuk girdi araya
en yoğun deminde sevdanın
ayrılık girdi araya
Sevgili Babacığım,
Yapar, yapamaz derken kendi aramızda, azmini hassas kalbinin gücüyle birleştirerek bunu da başardın, iyi bir şair oldun. Ne diyebilirim ki, sadece babam olarak değil, bir insan olarak da sana ne zaman baksam, ne kadar iyi, ne kadar bulunmaz bir kişi olduğunu anlıyorum.
...