1975 Samsun doğumluyum.Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum.20 yaşından bu yana şiir ve düzyazıyla ilgileniyorum.Yazınlarım çeşitli dergi ve kitaplarda yayınlandı.Ancak kişisel bir kitabım yok. 'Hüzünler Denizi' isimli şiirim, 2004 yılında, İstanbul Deniz Ticaret Odası'nca düzenlenen bir yarışmada takdirname ile ödüllendirildi.3 yıl kadar süren bir kısır dönemden sonra, aynı coşkuyu yakalamayı başardım.Bu coşku sürdükçe de yazmaya devam edeceğim.Şiirimin içinde bir mısra, bir kelime, bir harf; hiç olmazsa bir virgül olmak ve sonsuza k ...
Çağladıkça çağladın göz pınarları
Solgun bir yüzün saçaklarından
Damla damla yitip gittin de
Ne duruldun, ne de kurudun
Bir bir solarken sevda fidanları
Sevgili meleklerim,
Nerelerdesiniz? Yoksa o güzelim kanatlarınız yandı da insan seline mi karışıverdiniz? O sel ki, boncuk boncuk altın takılı dağları törpüleyerek, cevherleri yuvasından koparan ve onları çılgınca sürükleyerek, taştan taşa vuran azgın bir nehir gibidir.
O sel ki, Güneş'e sıvanacak balçıkları usanmadan biriktirendir.Ve tüm azgınlığına rağmen; içinde tutsak kalan altın damlacıklarının, Güneş'in fersizliğini hissettirmemek için inatla ışıldamasını engelleyemeyendir.
Biricik meleklerim, hemen sıyrılın o insan selinden ve yürek çölüme çağlayın olur mu? Çünkü oradaki vahalar, sizler için, onları birer birer yeşertip, donattığınız andaki ferahlıklarını aynı kararlılıkla korumaya devam eden birer sığınaktır.
Bulutsuzdu gelişimin gecesi
Ve küçük bir sarışın gibiydi
Nazlı nazlı yükselen dolunay
Aşkın kıblesiydi sanki
Marmara'ya düşen kusursuz yakamoz
Uykudayken simitkeş martılar
Yeniden bebeklen bahar balçığı
Ruhumun tenden kalıbında
Ateşten demire su verir gibi
Nisan bulutlarının ustalığında
Dudakta kurumuşken gül kanı
Kirpiklerimde asılı kalan yürek damlalarıydı önce
Kurumayan, ne de dolmayan gözçukurlarıma
Mayası oldu sonra ak ve susuz bulutlarımın
Bakışlarımdan buğu buğu yükselen sensizlik
Kayalıklardan gördüğüm ıssız bir adaydı
Taşa tutuldu cam evlerim
Kumdan kalelerim yıkıldı
Ve soruldu hesabı
Bir içim taze soluğun
Ve dirilmenin
Bir bebek gülüşünde
İşte yeniden buluştuk gece saçlı meleğim.Tam çeyrek asır sonra... Güneş'in daha parlak, çiçeklerin daha renkli ve yağmurların daha ıslak olduğu o huzur kokulu bahçelerimize uzanan gökkuşağının sekizinci renginden süzülüp çıkıverdim karşına çeyrek asır önceki çocuk halimle...O akşam gökyüzüne baktığında, tüm yıldızlar gölgelerini sığındırmak için bir yer arayıp durdu Evren'in her tarafında.İşte o an, ruhumun her bir zerresi birer çift dudak olup, yeniden emzirdi tüm varlığımı, parıldayan gözlerinin sonsuzluğa uzanan görkemli uçlarından.O akşam,varlığımı varlığında arındırıp, içimi ölümsüz ateşinle doldurdum.Ve ben artık yeni bir ben oldum.Tekrar görüşmek üzere hoşçakal gece saçlı meleğim belki yine çeyrek asır sonra...
Kan kaybediyordu hayat
Gün, doğmadan önce şafağında
Toprak, kırmızı güllerin yapraklarında
Ve bahar bahar solan öpülesi dudaklarda
Sadece kan kaybediyordu hayat
Bir gün gri bulutların şahitliğinde
Kanatları yaralı bir kuştur avazım.Yalnız ağaçlarda dinlenir ve yine dolaşır usanmadan pamuk kulakları.Avcıların menzilindedir her an ve yüreği kurşundan dökülmüştür artık.Göçmez, yemez, içmez bir kuştur avazım...
Gecenin zifiri koynunda kabuslar titretirken bedenimi, penceremden süzüm süzüm süzülüp omzuma konuverir.Kulaklarıma umudu fısıldar törpü törpü acıtılmış gagasıyla avazım.
Şubat soğuğunda doğmuştur ve ölü karanfillerden örülü yuvasından uçmuştur ilk kez.Kar beyazıdır yüzü ve buz mavisidir gözleri.Korkusuz, uykusuz, dostsuz bir kuştur avazım.
Hasret cehenneminde 40.gün.Yana yana kor oldum artık.Beni daha fazla yakacabilecek bir ateş kalmadı buralarda.Ne de gül dikeniyle delik deşik olmuş bedenimi incitebilecek bir çarmık çivisi.Cellatlar sıra salmaya başladı her ölümümde yeniden dirilen bedenimi daha fazla yok edememek için...
O gece beni ayrılık uçurumuna yuvarlarken, yüreğinde bıraktığım sevginin ışıltısı gözlerinden silinmemişti henüz.Şimdi gittikçe fersizleşen bakışların ne kadar inkar etsen de beni arıyor.Yokluğuma daha ne kadar tutunabileceksin? Uyurken bedenimi terk eden ruhumun yanıbaşına gelmesine ve ruhunla dertleşip rüyalarında rol almasına engel olabilecek misin? Ve o an geldiğinde, yüreğinde başlayan cılız isyan seni bütünüyle teslim alarak bana getirmek istediğinde direnebilecek misin?
Şimdi biraz daha rahatım seni bu kadar çok sevmiş olmanın cezasını firesiz çektim çünkü.Senden vazgeçmem için önüme sıra sıra tören bakireleri dizdi zebaniler.Yüreğimi sökerek avucuma koydular.Ve bu yüreği onlardan birine vermem için çok eziyet ettiler.Bu teklifi kabul etmedim tabi.Hala yokluğuna direnen ve aşkımızın ateşiyle yanmış sıcacık yüreğimi nasıl verecektim lanetli dişilere.'O versin dedim alın ve götürün soğuk ellerine kendisi teslim etsin beni yine kendi cinsine'.'Bunu yaparsak, bildiğimiz hiç bir ateşin yakamadığı ve hiçbir zemherin donduramadığı yüreğin, buz keser. Bir vakit onun, sevginle ısıttığın ama şimdi şubat soğuğunu bile utandıran hissiz ellerinde ve sonsuza dek ölürsün o zaman'dediler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!