İpeksi dokunuşun
Ve sıcacık tebessümün
Gün sarısı, gök mavisi
İki kolunu da açmıştı Bursa
Nasıl da kucaklamıştı
Sevgi çiçeğimi
Sipersiz cephesinde kör kütük dövüşlerin
Firarsız çekiyorum cezamı bak sözümdeyim
Yürüyen lahtim oldu et kemik bedenim
Sus faydası yok iki aydınlık arası sövüşmelerin
Sen takvimlerden okunmayan yaprak
Ve yaşanmayan günü üçte bir asırlık ömrümün
Sevgilim, bütün diller benim olsa, sadece senin ismini söylerim.Bütün kulaklar benim olsa, sadece senin sesini duymak isterim.Bütün ayaklar benim olsa yine sadece sana gelirim.Çünkü bir vakit tuzunu Marmara'ya katıp arındırmıştım gözyaşlarımı ve gözlerimde kalan son suretinle birlikte, yüreğimin en derin yerine akıtmıştım gerisin geriye.Çünkü bir vakit, son çizgisinde durduğumda hayatın, ruhum kollarına alıp sana getirmişti içinde sadece bir nefeslik can kalan bedenimi.Ve sen taze soluğunla dirilterek, çözüverdin mumyaya durmuş kaderimin sargılarını.Şimdi öyle büyü ki içimde beni de kat içine.
Ben neyim Mavi Anne
Sen bir deniz köpüğüsün
Varoluşun anlık
Bin kişi duysa sesini
Bir kişi okur kalbini
O da bir mısralık
Gri günler vuruyordu akşamların kıyısına
Ve kullandıkça kararıyordu geceler
Ateşten sular çırpınıyordu
Krater ağzı göz çukurlarımda
Ve ben uyurken ağlıyordum
İki melek fısıldıyordu kulaklarıma
Damlada büyüyen suydum
Ayağa kalkan ve yürüyen gece
Ve okunmadan soldurulan
İki heceydım şiirimin içinde
Umut...
Şimdi çoğal damla damla
Yatağından taşan pınarlar gibi
Sel sel coşan ırmaklar gibi
Şimdi yitiver yüzümün saçaklarından
Bir parçamı da götürüver
Düşüp, filizleneceğin yerlere
Bıçak...
Kemikte değil
Deldi geçti onu
Hatta kendisi de
Bir kemik oldu
Damla damla içerek
Aç kapılarını Haziran kenti
Dar yollarından sorulduğum
Ve kavuştuğum kimsesiz bahçelerinde
Bir yanımdan çağlıyorken gül kanı
Bahar dallarına tutunduğum usulca
KABUS
Kötü bir kabus gördüm Mahbube abla
Büyümüştüm...
Ve dikenler de büyümüştü bahçelerimde
Gül kanı sızıyordu hayatın şahdamarından
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!