Güneşin leylak kokulu gölgesinde
Üşüyen bir ben değilim
Parmaklarımdan çekilirken deniz
Bir damla cana hasretim
Kar beyazı gözbebeklerinden damlayan
Bir serapsa eğer
Geceleri bekliyor gönlüm yaralarını sarmak için
Hınca hınç bir savaş içinde kendini arıyor
Zaman çığ gibi düşüyor üzerime
Gönlüm de harabeler içinde
Al götür bu taştan bedeni istediğin yere
Savrulsun rüzgarlarla bilinmedik yerlere
Gözlerin bir sırdır aslında
Yakama taktığım bir düştür
Ellerimden uçuşan kelebekler gibi
Özgürlüğe koşan
Gözlerin bir damladır
Yağmurdan geride kalan
Güldüğün zaman dudak kenarlarına yayılan
Kıvrımlara yazıyorum mutluluğu
Saçlarında dalgalanan dağ menekşesine
Adıyorum ismini
Karmaşık rüyalardan geriye kalan
Ürpertinin koynunda saklıyorum seni
Bir akıntıya kapıldım sürükleniyorum
Hayatın bana neler getireceğini bilmeden
Belki bir elinde mumlar olacak
Diğer elinde de kokular
Belki bir eli düş kırıklığı
Bir eli acı dolu olacak
Tam burada bekliyorum seni
Güneşin ışığını çektiği bu yerde
Biraz karanlık biraz ay ışığı
Hepsi bu işte
Tam burada bekliyorum seni
Yağmurlar arasında kalmış bu yerde
Bir gün çıkıp gideceğim bu kentten
Tüm solukları maziye bırakarak
Takıp göğsüme mahmur denizi
Uzaklaşacağım duvarlardan utanarak
Sanki hiç yaşanmamış mutlulukları
Bir bir çıkaracakmışım gibi topraktan
Acımıyor kanatarak gittiğin dudaklarım
İsmini her söylediğimde yenileniyor
Gözlerimden akmıyor artık gözyaşlarım
Seninle birlikte terkedip gittiler
Sıyrılıp kendimden bakabiliyorum yalnız kalan bedenime
Omuzları dik bir kadın duruyor yine de
Bir gün gibi eskidi yüzün
Yürünen yollar gibi geride kaldın
Bir zamanlar güllerle dolu mağaramda
Suskunluğu bozulmamış bir zambaktın
Derin ırmaklardan çalmıştım seni
Şimdi ellerim çekemiyor bu yükü
Bir çok soru sordum kendime daha dün
Neydi ellerindeki gelincikler
Neydi bakışlarındaki gözyaşları
Dudağında kıvrılıp kalan sözcükler neye aitti
Kayıp hatıraları bulmak için direnen sen
Ne arıyordun geçmişin tozlu raflarında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!