Su bükülür Ankara sokaklarında
Bir çok evin çatısına mevzilenir soğuk
Taş gibi vurur yüreklere
Adımlar telaşlıdır erken saatlerde
Gün aheste çeker kürekleri
Çamur bulanır gözü aç kurt ayaklarına
Dur deyince geçmeyecek mi ömrüm
Yerinde sayacak mı gözyaşlarım
Tarihi silip yeni baştan
Yazabilecek mi sevinçlerim
Bir yağmur damlası gibi düştün toprağa nazlı
Seni koparabildiler mi yüreğimden
Bakarım giden günlerin ardından
Ne çok anı yazılır
Bu bilinmez kargaşa içinde
En çok yürekler yıpranır
Tadarım havadaki o masum kokuyu
Ne çok kapı kapanır
Yağmurlarla yıkanmış sokak kaldırımlarında
Silinirken ayak izleri
Kapımda beliriyor güneşli yüzün
Çiçekler açıyor saksılarda
Perdeler havalanıyor narince
Zaman sararıyor
Aklımda boy veriyor çiçeklerim
Sana dönüyorlar yüzlerini
Işığı senden alıyorlar
Toprağı sen sanıyorlar
Serpildikçe bana seni katıyorlar
Hiç boyun bükmeden sen oluyorlar.
Yazdığım rüyaları yolluyorum mektuplarımda
Seni her düşündüğümde kalemimden damlayan sancıyı
Bir uçurum kenarına takılı gülücüklerimi yolluyorum
Çiçeklerle süslediğim hasretimi yazıyorum satırlara
Bir yağmur damlasına karışmaya hazır göz yaşlarımla
Suluyorum mektupları
Sabah uyandığımda yüzümde bir gülümseme olursun
Çizgilerin ağırlığını hissetmez olurum
Sarar yalnızlığımı gölgen
Saçlarıma düşen akları saymaz olurum
Seni düşünmek kuzuların sessizliğinde
At başında yele olmak gibidir
Seni arardım bütün sokak vitrinlerinde
Gözlerin içime yansırdı camlardan
Saçların fırtınam olur dolanırdı boynuma
Seni arardım her akşam bir kır kahvesinde
Duruşun aklımı bozardı
Saatler sürerdi sana hasret gidermem
Sanma ki sensizliğim
Alır başını gider bozkıra
Yağmurlar tükenir
Kolu kırık penceremde
Sanma
Buz duvarları süsleyen ismini
Sanki günışığı kırgın düşmüş yüzüme
Sanki bulutlar gözyaşına durmuş ellerimde
Sen yoksun
Kabahatler işledim belli belirsiz
İdama mahkum gözlerim
Sen yoksun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!