Sen tesadüflerin
Uzun yollardan getirdiği
Sen hey bilinmez diyarların
Gizemli adamı
Kimsin, nesin bilmiyorum
Ne yer, ne içersin
Yolun açık olsun...Git güle güle
Nedir ki,,,şuncacık, şunun şurası
Aklımda ne kalır ki eğer,gidersen?
Bir tek gülüş..Bir çift siyah gözün karası
Uzaklaş artık...Dönüp bakma ardına
Kapını çalacağım,korkuyorum yar
Ya kapıyı yüzüme çarpar gidersen
Boynum bükülür öyle kalırım
Yüreğini bana açar mısın yar?
Gözlerimdeki aşkla yüzüne baksam
Bir lades kemiği var elinde
O diyor kiiii;
Haydi uzan bir ucundan tut
Ayır biribirinden her ikisini
Hatırlamaya değer ne varsa unut
Önce; çıkar aklından gözlerinin rengini
Açik kalsın kapın ya da penceren
Bakarsın bu gece çıkar gelirim
O yalnız dünyana misafir olur
Sabahı sessizce çıkar giderim
Uzun uzun kalmam,canını sıkmam
Hani.... Vardı ya
Gittiğimiz park
Dün sabah,oraya gideyim dedim
Garsona,başımla işaret edip
Buraya iki çay,yap getir dedim
Oturdum karşına...
Unuttum yar... Ahhhh seni çoktan unuttum
Sevdamı pamuklara sardım, büyüttüm
Seni sineme gömdüm, beni avuttum
Unuttum birtanem, çoktan unuttum
Sardım, sarmaladım, beledim
Yaşlı bir adamdı, dün gece konuştuğum
Ne isterim bilir misin? dedi
Senin yaşında olmayı...
Ya yerimde olmayı, dedim...sustu
Oysa ben, çoktan yaşlanmıştım
Çoktan yaslanmıştım
Öyle sıcak bakar ki
Cayır cayır yakar ki
Yok söndürecek eşi
Göğsümdeki ateşi
Tek yaratmış Allahım
vallahi yoktur eşi
Nedendi bu kadar canının yanışı? Nedendi o'ndaki bu başkalık? Oysa ki defalarca düşmüş, yaralamıştı dizlerini.Defalarca azarlanmış, dayak bile yemişti annesinden.Arkadaşlarının o' nu oyuna almadığı da olmuştu...Onlara küstüğü de, zaman zaman...Nedendi o halde bu acı? Bu acının sebebini düşündü,saatler boyu....
Sonra....Sonra saçlarını düşündü...Siyah...Tozdan griye bürünmüş.Bir kolunun noksan oluşunu...Yüzünün, gözünün çizik olduğunu anımsadı...Olsundu.Ne çıkardı? ..Saçlarını tarar, kolunu da onarabilirdi o.
Sonra...Gözlerindeki yorgun ışıltıyı hatırladı..Sönüktü, ışıksızdı..Olsundu. ne çıkardı? Gözleri yerindeydi ya.Taş bedeninde dolaştırdı parmaklarını Ne kadar da üşümüştü.. Buz kesmişti yüreği. Sıcacık dudakları ile öpse,çözülürmüydü acaba?
Aylar öncesine döndü...İçinden O' nu oradan almayı geçirmişti.Nasılsa farkedilemezdi.Ödünç alacaktı.. Bir süre sonra koyacaktı yerine...
Böylece aylar geçmiş,bebeği aldığı yere bir türlü bırakamamıştı..Öylesine bir sevgi bağı oluşmuştu ki kızın yüreğinde, o'ndan ayrılmak istemiyordu.Herşeyi olmuştu bu bebek..Canıydı...,Birtanesiydi. Tatlı bebeğiydi...Koynunda saklamıştı o' nu geceler boyu..UMUTdemişti adına..Hep Umutla uyanmıştı sabahlarına..Okulundan uçarak gelmişti ona sarılmak için her akşam..Arkadaşlarından vaz geçmişti...Oynamıyordu artık onlarla..Varsa yoksa bebeği idi..Bir de ninnileri şarkılar misali...
Biri sesleniyordu...Neydi bu ses? Aksi şeytan...Bebeğini soruyordu...Artık o' nu geri vermenin zamanı gelmişti işte..Gözlerinden süzülen yaşlarla...'' Al'' dedi... ''Ben de.. Sadece ödünç almıştım''.Sonra... Birden aklına geldi...O'nunla vedalaşacak.o'nu öpecekti son defa..Bir hatıra bırakmak istiyordu taş bebekte...Bebek var oldukça kalacak birşeydi bırakacağı...Yüreğinin yarısını aldı usulca...Bebeğin soğuk, cansız bedenine yerleştirdi elleriyle..Düşlerinden ekledi sonra umut'a..
Can-î cânân eyler severse günül
An-î cennet eyler bu deli gönül
Nidasi olmasa bilinmezdi bülbül
Ah-û revân etmezdi bülbül, dikensiz olsaydi gül
Nâm-i deger Canan'in dolsun gönlü lâle-sümbül...
-gecerken ugradim, sevgili dost..