Sen;
balonları göğe kaçmış bir çocuğun,
en sevdiği renksin.
Sen;
dünleri elinden alınmış bir adamın,
yarından beklentisisin.
Küfreder gibi merhamet eden
adamlardan olamadım hiç.
Çok kez bıraktım kalbimi,
bana acımayan şiirlerin köprücük kemiklerinde.
Belki defalarca kustum çocuk yanımı,
sevişmediğim gecelerin çeyreğinde.
Şehirler geziyorum seninle.
Bazen kulağımdasın,
serzenişiyle bir şarkının.
Bazen başımı yasladığım,
soğuk camın ardındasın.
Uzağımda değilsin ama, uzanamam da sana. Kavuşamamak, ne sonsuz boşlukmuş.
Sevgilim;
Sana şu an, artık hayattaki tek derdi
acısız ölmek olan birinin solunum cihazından
farksız bir kifayetsizlikte yazıyorum.
Aldığım her nefes ciğerlerime nikotinsiz girmezken,
sen içimde kilometrelerce ormanı
Gözlerin dökülürdü yüreğime,
saçlarında şüpheli bir geçmişin kokusu.
Kemirirdi gençliğimi;
bir elması bir hurdacıya hibe edersin korkusu
Ellerin değmeliydi dünyama.
Bildiklerimi, unutturmalıydın bana.
Dokunma kalbime alevdir.
Yanaşma umuduma, o bana evdir.
Sokaklara anlat beni, caddeler sussun sana.
İstersen yanımda kalma.
Zannettiklerin, vazgeçtiklerine çarpsın.
Kaybettiklerin, sana beni anlatsın.
Bugün senden bahsetmeyeceğim.
Kapağını kapadım,
öylece kendi haline bıraktım
tüm sırlarını doldurduğum şişeyi.
Bugün sana gelmeyeceğim.
"Dünya ne sana ne de bana kalmaz"
Hatırı var hepsinin.
Elini tutup gezmenin değil,;
uğrunda düştüğüm derdin
ve kurtulamadığım her şeyin
büyük hatırı var bilesin.
Korkularının değil sadece,
Bir karanfil can çekişiyor avuçlarımda.
Ben bu geceyi yaşamamak için çok direndim.
Seni anlatmaya yetmeyen cümleler;
koca bir susmakken, artık dile geldi.
Bu, öyle bildiğin suya düşmek değil.
Kendi kazdığı kuyuya düştü hayallerim.
Ne fırtınalara eğilmemişti kalbim,
nefesinle yeri öptürdün.
Susarak seviyorum seni,
bağrımın gürültüsü.
Ellerine değmeyecek ellerimle,
gözlerine değecek satırlar ördüm.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!