Can Dündar Şiirleri - Şair Can Dündar

Can Dündar

Size de olur mu bilmem; her ölümün ardından yaşamın peşine düşerim ben...

Yakın bir dostu toprağa verir vermez, kabrinin çiçekleri kurumadan daha, ihmal edilmiş kapıları çalar, özlenip gidilmemiş adresleri ararım; eski dostlukların tozunu alır, cam gibi parlatırım. İşi gücü boşlar, gecikmiş hal hatır sormaların, dar günde omuz omuza durmaların kapısını aralarım.

Hele erken ölüm... Tuhaftır, yitirilmiş ortak dostların ardından “sesini duymak istedim” telefonları gelir eş dosttan da... “Hadi kaçıp bir şeyler içelim” davetleri, “sana geçen gün haksızlık ettim” itiraflarına dönüşür; gecikmiş günah çıkarmalar, samimi özeleştiriler, sıcak dokunuşlar getirir ardı sıra...

Devamını Oku
Can Dündar

Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz. Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında...

En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişlerinizin sebebi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur.

Göz yaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak...

Devamını Oku
Can Dündar

Aşk Budur! Öyle tesadüfler vardır ya: Bir otobüs durağında poşetlerle beklerken, rastlaşırsınız aniden...

"Bu o..." diye içiniz titrer. Bir zamanlar yüreğinizi yakan aşık, sarkmış göbeği, ağarmış saçlarıyla karşınızdadır... İki elinde iki çocuk...

- Nasılsın?

Devamını Oku
Can Dündar

Bahar, yalvarırım çek git işine! .. Salma üstüme çiçeklerini... Aklımı çelme! ..

Her sabah çimenlerin çiyden ürpererek uyanıyor bahçemde; sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor. Ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek... Kavaklar kıpır kıpır, ıslık ıslığa meltem... Kırda dayanılmaz bir kekik kokusu, toprakta türlü çeşit börtü böcek...

Yapma bunu bana bahar, böyle üstüme gelme...!

Devamını Oku
Can Dündar

"Neyi arıyorsan sen, O'sundur" der Mevlana.. Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık....

Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip, kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır.Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında, her sevda ruhumuzun bir başka yüzü... Her aşkta kendimizi ararız, o yüzden bulduklarımız benzerimizdir.Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve dikkatle bakın yüzlerine, onların suretlerinden kendi yüzünüz bakacaktır size...

Aşk denilen kaleydoskobun buzlu camına gözünüzü dayadığınızda, binbir cam rengarenk ışıklar saçarak döndüğünde, her seferinde bambaşka şekiller ördüğünü görürsünüz. Her camda, farklı bir renginiz vardır; her şekilde sizden bir parça... Aşklarınız hülasanızdır.

Devamını Oku
Can Dündar

Bahar, alıp başını gitmelerin mevsimidir. Sebepsiz yere bazen... Önünü ardını hesaplamadan...

Hesapsız, kitapsız çekip gitmelerin mevsimidir bahar...

Bir bakarsınız kekik kokulu bir nisan sabahı koparıp alıverir sizi hayattan... Çiçek açmış bir kiraz ağacının hayaliyle yollara düşersiniz. Demir alır gönlünüzün limanındaki gemiler... Açılır gidersiniz...

Devamını Oku
Can Dündar

Bavulları hep toplu durmalı insanın...
Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...
Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli...
İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...
Yalnızlığa alışmalı...
Çünkü “omuz omuza” günlerin vakti geçti.

Devamını Oku
Can Dündar

Hiç Bir insani unutmak,
bir insandan vazgeçmek,
bir insani hayatindan sonsuza kadar çikartmak zorunda
kaldin mi hiç?
Hani ölmüs gibi,
hani uzatsan da elini tutamayacagini bilmek gibi,

Devamını Oku
Can Dündar

Köhne bir yük katarı gibi ayak parmaklarımızı ezerek önümüzsıra geçen yorgun asır, bizim asrımız değildi. Korkarım, tozu dumana katarak pürtelaş gelen yenisi de, o imanla beklediğimiz ahengin asrı olmayacak. Raylar üstünde alelade bir tımarhane bu...

...tıklım tıkış vagonlarında vahşi bir itiş kakış; dumanında genzi yakan bir ihtiras kokusu...

Şüphesiz zamanla bu cinnet de ufukta yitip gidecek; lakin bizim için başka katar yok ömrümüzün içinden geçecek.

Devamını Oku
Can Dündar

İki piyango bileti boyunda bir köşe yazısının ne ağırlığı olabilirki? Bir çeyrek bilet peşinde çaresizce umut kovalayan milyonların karşısına dikilip “Durun bir de beni dinleyin. Ben de hayatınızı değiştirebilirim.” diyebilir mi bir yazı?

Onlara bir çeyrek biletten göz kırpan serveti vaat edebilir mi? Yoksulluğun acı nefesiyle uzandıkları bir yastıktan, servete boğulmuş olarak uyanma hayalinin yerine geçebilir mi? Hayatı değiştirebilir mi?

Her yazı, bu iddiayı değilse bile, bu umudu barındırır satır aralarında... Her bilete vuran bir ikramiyedir yazı... Harflere ilmeklenmiş uçan halısına bindiğinizde, bir kaç dakikalık yolculuk boyunca umudun başka adreslerini de gösterebilir sizlere ki o da az zenginlik değildir...

Devamını Oku