Açmadan ben kurum bağlamış gözümü,
bırakmışsın begonyam kendi dövüşünü.
Aklıma geldiğinde vaziyetimizin özrü,
üzülürdüm ferfecir saatleri.
Ekseriyetle zemheri,
ve farazi kaderim tevkif edilmiş gibi,
Dairesel bir boşluk.
Devam.
Göçük oluşturmuş gibi gülüşün.
Orijinal bir burukluk.
Çocukluğundan beri büyüttüm içimde seni kabul.
Saat kaç suları..
Yanından giderken,
kendi arkamdan su döktüm.
Abiye giymiş gururuna da,
kuruntularım içerisinde vurgunluğuma da,
munzevi otarşiyle,
ismini yan yana hecelemiştim.
Özgürlüğe olan özlemle dört bir yana saçılan kısraklar.
Gecenin bir vakti kişnemeler ile
yattığım kanepenin çevresinde koşturuyorlardı.
Kimse demedi güneş açacak,
ben yine de inanmak istiyordum
pencere kenarında.
Uyku tutmayınca yüzümü sana döndüm
gece karanlığında
simsiyah olan gözlerin çakılı kaldı
büyüsünü çözemediğim
maviye baktığında
denize çalan
dramatik bir eksiklik
gecenin üç buçuğu
gidip gelen sokak lambasının aydınlatması
kokum uçmuş olmalı kazaktan
adım zaten kısa
kazımışsındırda aklından
Yok öyle birşey
biri daha az biri daha çok sevmez
herkes aynı sever
sadece
farklı sever
demiştin
Aklımda, tarif edilemez bir kıraathane boşluğu var.
Yeni bir kanal buldum,
insan ırkından öte,
anlaşılmaya çalışılmayan cümle öbeklerinin,
yaşamını sürdürdüğü.
Kendimden içeri bir baskıcı rejimin, hayalini itelediği.
İnsanlar
aşık olduğundan
ayrı düşerde
sevdiği ile evlenir
zamanı gelir
geçte olsa anlar
Saat
altıya beş kala kalkıyorum
bakıyorum
martılar koşuşturuyor
bir o buluta
bir bu çatıya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!