1993 yılı gibiydi.
Sonlarına doğru Kasım ayının,
-tam da şu tarihlere tekabül etse gerek-
Küçük bir tuğ geldi dünyaya
Aslına bakarsanız,
Bana göre haksızlık etti dünyaya!
Hüznü toprağa gömdüm
Benden kalan ne varsa
Hüzün
Neşe
Sevgi
Hepsini bir çırpıda gömdüm
Varsayımsal varoluşlar
Zaman içinde
Gerçekten varolurlar
Kimin varoluşu
Kimin varlığı varsayımsal
Hangisininki gerçekten varoluşsal
Bir şey
Denizin ortasında dimdik ayakta
O acımasız dalgalara inat
Yıkılmadım, diyor, ayaktayım hala
O şey sanki bir gemi
Adım adım ölüm var biraz sonra
Yavaş yavaş yaklaşıyoruz o ana
Olanları idrak edemeden,
Bir anda oluyor ne oluyorsa.
Aşamalı bir yol izleyen
Geceler.
Güneşin paydos ettiği, sabahın artık mesaisini bıraktığı zaman,
Bütün günün yorgunluğunun tan vaktinde,
Simsiyah varlıklarıyla dert ortağımız onlar.
Kimi düşünürsek düşünelim
Kimi unutursak, kimi hatırlarsak
Her sabah uyanıyorum ama
Hiçbiri mutlu bir sabah olmadı şu güne kadar
Tanrının her mübarek günü benim için yeni
Bir kabusun başlangıcı oldu
Neden mi?
Çünkü beni bırakıp gitmedin de ondan!
Kendini hiçbir yere ait hissedemeden
Nasıl kalıcı olur ki
Arkada hatırlayacak kimse bırakmadan
En profesyonel katil bile ardında iz bırakır
Canavarlar hikayeyi anlatacak bir kişi
En olmazsa katil olay yerine geri döner
Kardeşim bir şeyler duyuyorum anlamıyor musun
Herkes bir şeyler bağırıyor oradan buradan
Kulağıma bir şeyler çalınıyor etraftan
Evet netleşiyor gitgide o ses
O ses sanki bir Abdülaziz Han bestesi
Aziziye mi o
Selam beyler,
Ben deniz sap.
Geçmişte yazdığım şeylere
Etmeyin aldırış
Çünkü artık
Bir baltaya sap oldum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!