Doğa devamlı değişen resim gibi.
Ne kokusu var ne de tadı.
Seni yalnızca izliyorum İstanbul.
Tadabildiğim yalnızca hüzün.
Güneş yakıyor, rüzgâr ise yolların ziftini yalayarak esiyor saçlarımda.
Duyabildiğim korna ve fren seslerinden ibaret.
Daracık odalarda vergiye mahkûm, suçlular gibi yaşıyoruz.
Yaşam sekiz ve altı dışında belki gülebiliyor…
Yağmurda ıslanabiliyorsa saçlarımız işte o an farklı bir hisle coşuyoruz, yağmur şemsiyemizde…
Camların ardından hayata dokunamayan, renkli yapay bitkilerle yaşayan balık gibiyiz.
İki ilçe arası istif istifiz.
Korkuyla kalkıyor ve bilinmezliğe gider gibi uyuyoruz.
Mevsimler değişiyor, bizse hiçbir tadın rengini fotoğraflayamıyoruz.
Yaşıyoruz işte…
Soluk aldığımız yüreği muhafaza ettiğimiz sürece.
Evden işe, işten eve...
Kayıt Tarihi : 28.5.2009 17:45:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yasemin Yılmaz](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/05/28/camlarin-ardindaki-balik.jpg)
bütün düşüncelerinize katılıyorum...
ancak geçim derdinde hesabımız...
ev geçindirmek de en büyük zevkimiz....
sevgilerle kutlarım...
kızıldağın çocuğundan...
TÜM YORUMLAR (1)