** Gece.
garson, bana önce temiz bir kağıt ver,
üzerini doldurabilmek için de yeterince vakit
ve biraz sarhoşluk, yanında unutkanlık olsun
getirebilirsen eğer sevdiğimin sesini de getir
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
*** Gecenin sonu.
Ellerinin saçımda dolaştığını hissediyor ve gözlerimi açıyorum, gözlerini görüyorum, gülümsüyorsun. Ben de gülümsüyorum. Masamızın üstünde sadece beyaz bir kağıt var, başka hiçbir şey yok. Soruyorum bakışlarımla. Garson temizledi az önce diyorsun. Hesap…, ben ödedim tamam diyorsun. Haydi kalkalım o zaman. Ama dur bir dakika… Cebimden sabit kalemimi çıkarıyorum ve masadaki beyaz kağıdın üzerine ‘seni çok seviyorum canımın içi’ diye yazıyorum. Özenle katlıyor ve sana veriyorum. Alıp göğsüne bastırıyorsun. Kalkıyoruz, koluma giriyorsun… Hava bugünkü gibi. Ayakkabılarımızı çıkarıp elimize alıyor ve ‘başını omzuma en güzel yaslayan kadınla’ beraber adımlarımızı birbirimize uydurmaya ve yol üstüne serpiştirilmiş çakıl taşlarına basmamaya çalışarak yürüyoruz……..
Gecenin öncesi de, gece ve gecenin sonu da geniş zaman.
Düş her zaman.
BÜTÜN DÜŞLERİN MUTLU BAŞLAYIP, MUTLU BİTMESİ DİLEĞİYLE...
YÜREĞİNİZE DE, KALEMİNİZE DE TAM PUANIMLA TEŞEKKÜRLER, TEBRİKLER...
ben size yorum yazacak sözleri bir araya getiremiyorum üstadım....o kadar güzel dizeleriniz varki...arasında benim sözlerim sönük kalır....her zamanki gibi ben yine çıktı alıyorum....bu soğuğa rağmen konakta bir bankta denize karşı sohbet etmek için eserinizle!
sesini beklerken, ilk satıra seni çok seviyorum diye yazmak geçti içimden
hani vakit bulamayıp söyleyemediğim, gözlerine bakmaktan, sevişmekten
oysa toprak ve hamur kokulu ellerini koklarken, sararak avuçlarımın içine
taze açmış çiçek ve fırından yeni çıkmış ekmek gibi yüreğimden taşıyordun
seni nasıl sevdiğimi sana anlatamıyordum ama
içimden yelesi saçına benzer kısrak gibi akıyordun.
yüreğinize sağlık.kutluyorum.
müzehher
sevgili büyüğüm
güzel dost
şiir şiir okumaktan haz aldığım kalem.
yüreğini alkışlıyorum
kalemin daim olsun
saygılar.
Öyküselliği fevkalede anlatımdaki samimiyet etkileyici bir eser ortaya çıkarmış kutlarım saygılarımla
şair biriktirir birikir ki sonra kaç temiz kağıt konsa önüne bitmez kelimeleri.. sonsuzluk adeta tekelindedir ve bir gece yada bin gece onunla uyur düşlerindeki mateme...
oysa çakıl taşları ne kadar küçüktür biz onları avuçlarımızda toplayana dek...
muazzam kalem şimdi de şiirsel bir öyküye dokundu.. ve giderken öykü yeşilsiz kır lokantasında bir sandalyeye çöktü öylece bakakaldı ardından...
tebriklerimle...
Okurken öyle bir dalmışımki...Sanki garsonun sesiyle kendime geldim...Sayfadaki dizeler ve kurduğum düş gözlerim daldı nedendir bilemedim...Lütfen benim içinde temiz bir kağıt istermisin...
Kalemini Seviyorum...uzungemici...
Bu müthiş çalışmanınzı, tam puanımla yürekten kutluyorum Cevat hocam, ellerinize sağlık. Saygılar.- Berkay Kur.
Gecede yankılanan cümle dinmez yangınlar gibi her hücreye sıçrar ve büyür uğultularla.
/ben kalkıp gitsem canımın içi, korkmazsın değil mi tek başına yürümekten/
Bu gecenin öncesinde yaşamın mihenk taşı oynuyorsa yerinden bundan sonra yaşanan ve yaşanacakları düş olmaya iten eşsiz tanımlarla yüreğimize işlediğimiz sevgilidir. Onun sesiyle uyanmayı, komadan çıkmayı umut ederiz. Bundan sonrası temiz bir kağıda yeniden yazılacaklardır. Geride kalan her şey çakıl taşıdır artık ve gecenin sonu gökyüzünde kalan son yıldızlarla yazılan cümledir: “ başını omzuma en güzel yaslayan kadın, seni çok seviyorum “.
Cevat bey, özür dilerim… Saçma sapan bir yorum oldu biliyorum, şiirinizden, öykünüzden ve duygusundan bahsedemedim. Hatta titreyen parmaklarımla tapaj hatası bile yapmış olabilirim. Şiirin öznesinin yaşadıkları yaşadıklarımken bu şiirle başka bir pencereden baktım ve hangisi daha acı veriyor karar veremedim, yaşamak mı yaşatmak mı, yoksa her ikisi de mi?
/ İnsanın ne zaman sesi kesilir boğazındaki düğümlerle bilir misiniz? Kurgunun gerçeğini kaç kişi yaşar? Belki kır lokantası değil ama Boğazın en kenarına gidip de avaz avaz ağlar düş olması için yalvarırken. /
Sevgi ve saygılarımla…
sesini beklerken, ilk satıra seni çok seviyorum diye yazmak geçti içimden
hani vakit bulamayıp söyleyemediğim
Bu cümleyi vakit bulupda her zaman söyleyiversek daha iyi olmazmı?.
Sonrası hep yazıya dökülüyor.
Ama yazıya dökümü de çok güzel, çünkü sizin yazdıklarınızı okurken kendimizi o yazıların aralarında bir yerlerde buluveriyoruz. Kaleminiz,yüreğiniz hiç durmasın Tam puan +ant.
Bu şiir ile ilgili 105 tane yorum bulunmakta