Mutsuzum bugün
Vazgeçtim dünyadan
İçimde bir mülteci yalnızlığı
Dudaklarım buruş buruş
Hani ağlasam ağlayacağım
Bazen çıplak ayakla basılır
Islak, çıplak ve korkaktı cehaletim
Karanlıkta yürümek gibi
Nereye gideceğini bilmeden...
Kırk bin yıl köle olmak öder mi
Öğrendiğim kırk bin harfi
Öyle kızgınmış ki kırmızı Istakoz
Kıskaçlarını kasmış görünce kaynar suyu
Oysa kaynar su ona armağanmış.
Antenleri fırlamış çirkin suratından
Kıkırdağında altın bir alyans varmış
Ve giyiyormus siyah bir elbise
ruh yalnız sensizken, gönül dar
şiar-ı ruh sende içinde yokluğun var
ziyalar sarmış her yerini, bedenin ışıldar
varlığınla yaşayan aciz ruhlar ve sensiz hayat
ne zor yaşamak, yaşamakta adın var
Sen gözlerini uykuya kapadığında, ölüyor
Yitirdim içimdeki huzuru
Kalabalık bir tren garında belki
Kaybetmiştir yolunu
Sultanahmed Camii' nde bir ikindi vakti
Duaya açmıştır ellerini,
Kimbilir
Ayağına düşmüş kantarın ağır topuzu
Yanlış ağıla bağladın sen bu öküzü
Namım yusuf'dur saklamam sözümü
Yedi tepesinde yedi masal İstanbul
Bilmezsin kadırgaların çekilirken yağlı urganlarla
Bir Neyzenin gönlü nasıl dağlanır..
Bir barakada yaşamaya razı gelmek
Surların dibinde
almasanda beni şehrine
sana yakın olmak güzel
Keyfine keder, hasbel kader
Yüreğin var bulutlara değer
Gitme
Gidersen öksüz kalır çocukluğum
Yüzüme çarpan umutlarım olur.
Yok olan her şeye gücü yeter yeminin
Ve suskunlukla başlar şiir
Dudağında ki mühürdür belki…
Sessizlikten bir şehir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!