Nalıncı keserini almış eline,
Çıkmış dağ başına, insanlar
Küme-küme ağalar her köşede,
Orman budamak değil meramı,
Fidanları yok etmek amaçları,
Bunların keserleri, belli
...
Bir şair vardı masal dünyamızda,
Kırmızı ve siyahı ayrı severdi,
Yaşamını kalemi ile çizmişti, sayfalara,
....
“Kara Yılan” gibi bir gün topraktan çıktı,
DRAMA
…
Hüzünler kokardı, ıssız sokaklarda,
Yokuşlarda yorgun bedenler,
Bir hırıltılı soluk tırmalardı,
Göğüsler yalnız kalmış,
Kaymaklı Vatandaşlar
..
Severdik, sütü kaynatırken
Yağlı ve beyaz köpüklü,
Bir haykiriş, yasanir her mevsimde,
Hüzün ve istirab, birbirine karışır
Sokaklar sokaklar ciplak ve yalın..Her köşede,
Terk edilmiş kuru ağaclar var..
Cigliklar, sanki yuregimde,
Sürükleniyor, benimle birlikte
....
Bu ülkenin dört bir yanına,
Renkli dükkanlar açtık,
Binlerce çeşit işlerin varlığı,
Fırıncılar olursa sahipleri,
Fasulye Edebiyatı.
.....
Çok sevmişimdir. böyle yazmayı...
.....
....
Her gece uzayın derinliklerinde,
Tüm gezegenler dans ederken,
Asırların çığlıkları içimde,
Mars dan, milenyuma ulaşır,
Yarasaların emdikleri kanlar,
Şiirler matem içinde kaldı,
Geceler boyu sokaklarda
Taşlar ayaklarına takıldı, kaldı,
Her şeye rağmen yürüdük,
Yokuşlar ne kadar, zor
İnişler ne kadar kaygansa,
Arşa yükselirken tüm alem,
Bir meddücezir başlangıcında,
Dünya da, tüm buzlar erirken,
Birden bire sular yükseldi,
Zaman tünelinden geçerken,
Zirvelerde sonsuz, ormanlar sonsuz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!