Metroya giriyorum,
Yürüyen merdivenler yavaş yavaş,
Geçmişimdeki yosunlu anılara iniyor.
Bir de ben az buçuk sarhoşum.
Yerde oturup şairliğe soyunuyorum.
Mezarım...
Uçurumun kenarında,
Yeri güzel.
İçinde yatan kişi tüzel
Unutmuş sevdiği
Başkası hatırlasa ne geçer?
İlk ne vakit gördüm hatırlamam,
Adını çok geç öğrendim...
Bana dede dedirttikleri adam,
İdrak edemedim ki kim?
Şık ve pak gömlekleri,
Şakağımda yavru serçeler
Elmacıklarıma
Gaga vurmayı bilmezler daha...
Sana bir bilgi vereceğim
Korkma!
Nabzı atar gecelerin.
Algım yazgım kadar kapalı
Şuh ve ışınsal bakışlar fırlatıyorum etrafa
Tartıda daha ağır fakat
Süzgünüm.
Belki bu bir artı da bilmiyorum
Aşık olamamak mesela
Yağmuru bulutlardan çıkarmak
Her bir kıvrımını tanımak
Sanatına ait olduğun nesnenin.
Artık utanmak sanırsam
Ruhsuz ifademle kalabalığa uyar gibiyim,
Öldün ama seslerini duyar gibiyim.
Gıcırtılarla yankılandı kapattığın kapılar
Def olup gittiğini sezer gibiyim.
Aslında kendi kafamda Sezar gibiyim.
Sırtından hançerlenmiş
Senden nefret ediyorum.
Senden gelecek sevgiyi de reddediyorum...
Kötü ve iyi ne varsa,
Al,
Çarp,
Kır,
Karanlık çöküyor
Karalığın içinden uzanıp kopuyor
Vahşi bir çığlık!
Kükremsi.
Ağzımın tadı bir de
Kekremsi.
Uçurumdan aşağı zor bir fani yuvarlandı
Ve kan tükürdü cehennemin kanlı duvarları
Ateş çok sıcak eritiyor karları,
Kemikleri, kasları, hisleri ve yasları.
Oluklardan kalıntılarımız akıyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!