Yüzüyor zihnimin çöl serabında bir kuğu
Bir tilki uğultusu sarıyor vahamı derun
Durum vahim, düşlerimde bir buğu
Soğuğu özletiyor kavurucu sıcağı kumun
Yerin burası değil
Bacağıma yumuşaklık hissi veren yatağa,
Beynime uyuşukluk veren iki biradan birini çekip oturdum.
Diğeri dolapta,
Bu rutinden bıkacağımı sanmam.
Oturdum saçlarını izliyorum.
Belki yüzüne de bakıyorum, tamam.
Aşkım yalan söylüyorsun
Midemden dışarı bir basınç,
Bir kasıntıyla beraber
Kusmuk yerine siyah bulutlar yükseliyor.
Yılların biriktirdiği nefret
Bu boğuk dumanla tuz ruhu gibi
Bugün kendimi öldürmem için çok kötü bir gün,
Yaşamam için ise imkansız
Çok erken yirmi ikim
Geç olacak yirmi beşim
Gözlerimi düşürüyorum gecelere, yarınsız.
İzbe bir yerde, uzaklarda; tuzaklarla,
Meşaleler ve şelalelerle dolu bir köy vardı.
Yeşil canavar bu köyde yaşardı.
Bu köyden artık ne yeri ne de yurdu vardı.
Oradaki herkes gibi, canavar da oralıydı.
Siyah kapüşonların ardında çelik hançerlerin çekiş sesi,
Milyon kadar varlardı,
Kuşkuları yok...
Bir şimşek gibi önlerini,
Alparslan'ın sakallı yiğitleri kesti...
Çığlıklar atarak bir ok, saplandı örgülü demir zırha...
Masumiyet mi bu handeler?
Yoksa cefası mı bu uzun günün?
Bir düzine güzün,
Küskün kasımpatıları kök kök düşüyor
Fakat menekşeler...
Onlar hala dipdiri yaşıyor...
1
Ayaklarım cüssemi tutarken göz kırpıyor
Sarkaç gibi sallanıp duruyorum.
Göklere salınsam fikri aklımı kemiriyor.
Bengü bir kayboluş istiyorum.
Haliç'e güz bugün gelmiş,
Göçmen kuşlar,
Bir vincin çevresinde,
Yılın son balosunu veriyorlar
Bir beti düşmüş göklere,
Bir kadın resmi,
Boğaz çarşaf gibiydi ben içine atladım,
Bedenimle azgın çarşafı yırtıp katladım…
Su sardı bedenimi, sımsıkı sarmaladı,
İlk kez bir şey bana bu kadar içten sarıldı…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!