Bozkırın;
Buğday renkli çocuklarıyız biz…
Tutkunun tek rengi,
Al al olmuş yanaklarımızda,
Ve dökülen kanımızda saklı…
Baksana!
Dümeni fırfır döndürüp,
Yelkenleri rüzgara açacaksın
Tüm sani uygarlığı küstürüp
Yolda beni bulacaksın.
Ruhu özgür bir denizciyim ben,
Bir paslı çit ardından kestin beni Ederkon,
Gözlerini görüp kara gamlara vuruldum,
Hangi yardan salayım kendimi ha Ederkon?
Bir ayça vakti gökte kıvılcımlarla sustum
Seni esir etmişler nazlı yârim Ederkon...
Bir uçan kuş da söner içinde
Mimlediğim sokaklarda kimseler gözdüğüm
Dinlediğim müziklerle sunar içimde
Konar yalnızlığına naif ön düğüm
Uzun bir yol var patikadan dar
Huzurlu uykular güzel dostum,
Ben abin yaşına geldim de
Sen hala on dokuzsun...
Sen öldüğünde hava epey soğuktu
Donuk bir çatıda
Saatlerce sigara dumanında boğuldum.
Yağmur suyu…
Bulmuş yolunu
Oluklardan akıyor;
Ödünç alınmış zamanımız gibi...
Bu şehrin sisli buhranında
Şu an damarlarımda kan yerinde hisler,
Gözlerimin önünde saçma süreğen rüyalar;
Amansızca indiğim merdivenler,
Tanıştığım rastgele insanlar var...
Kar üşüyenlerden habersiz,
Rüzgarla beraber usul usul düşüyordu...
Bu düşüş nedensiz değildi,
Bu yüzden;
Pek önemsemiyordu dondurucu soğuğunu...
Tam kırk dokuz dakikadır hayattasın…
Nereye geldiğini,
Kim olduğunu bilmiyorsun…
Sadece annenin kucağı
Ve
Gece oturdum bir meşenin altına,
Bana bir şeyler sorduğunu duydum ve…
Endişelendim.
Eskiden olsa…
Sessizlik ikna ederdi beni,
Rüzgâr nefes alırdı ensemde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!