Ruhsuz ifademle kalabalığa uyar gibiyim,
Öldün ama seslerini duyar gibiyim.
Gıcırtılarla yankılandı kapattığın kapılar
Def olup gittiğini sezer gibiyim.
Aslında kendi kafamda Sezar gibiyim.
Sırtından hançerlenmiş
Gözlerinin kılcal damarları bile patlayacak gibi,
Belindeki kılıcı biliyorsun aylardır…
Güveniyorsun,
Çünkü en sadık yoldaşın o yıllardır.
Sevgilinle dolaştığın kırlarda;
Günahlarım kadar kirlisin Tuna'm
Kırdığım kalpler içinde atıyor,
Rengin sarı, kokun pas
İçsem suyundan iflah olmam...
Aşk kadar acımasızsın Tuna'm
Meltemler ürpertmekten yoksun içini
Ferah yosun kokusu, dolmuyor ciğerlerine
Aydınlatmıyor artık gözlerin yakamozları
Öyle bir diyardasın işte, denizin var olmadığı
Güneşi sıcak değil eskisi kadar bu şehrin,
İzbe bir yerde, uzaklarda; tuzaklarla,
Meşaleler ve şelalelerle dolu bir köy vardı.
Yeşil canavar bu köyde yaşardı.
Bu köyden artık ne yeri ne de yurdu vardı.
Oradaki herkes gibi, canavar da oralıydı.
Ben İstanbul'un,
Çürük çarık semtinde bir yobaz...
Taşlı bir bayırda gece vakti,
Fazla delikanlıyım belimde silahım...
Üstümdeki ceketi verdi bir ekti,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!