Muhteşem Ayasofya’nın koynunda
İstanbul’un gözlerden uzak köşesi
Yıllanmış duvarlar arasında saklı
Sessiz mekan Caferağa Medresesi
Geniş taşlarla döşenmiş küçük avlu
Her nedense öylesine huzur dolu
Oturup bir masaya hayallere dalarım
Bir de bakarım Koca Sinan karşımda
Bana hoş geldin evlat demez mi?
O koskoca usta nasıl da mütevazi
Sanki o değil taşları üst üste koyan
Ruhundan çalıp çırpmadan
O değil şehirlere imzalar atan
Sokaklarda diri dolaşan başkası sanki
Silinmeden asırlara meydan okuyan
Ölümsüz Mimar Sinan
Sanki ne diye beni derse çağırır
Ah benim ustam canım ciğerim
Oysa ben beş para etmem ki
Utanırım ustama nasıl söylerim
Burada herkes bir şeyler yapar
El emeği göz nuru bir araya gelir
Avluyu kuşatır emektar bir sergi
Ustanın izinde hepsi didinir durur
O ruhun peşinde bir avuç insan eli
Ya ben onlar gibi miyim canım?
Elimden pek bir iş gelmez benim
Ben sandalyemde düşler kurarım
Öyle yalnız başıma uzaklara dalarım
Medresede kağıt kaleme ne hacet
Dedim ya ben içimden şiir yazarım
Bazen de belli belirsiz konuşurum
Dikiş tutmaz bir talebeyim hayatta
Ve patavatsız, Koca Sinan’ın yanında
Demlenmiş ruhumu besledikten
Yorgun argın kafamı dinledikten
Sonra usulca ayağa kalkarım
Ustamın yüce ellerinden öperim
Giderken içim bir hoş olur
Ben bu medreseyi çok severim
Kayıt Tarihi : 3.3.2015 20:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Akın Korkmaz](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/03/03/caferaga-medresesi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!