BURSA ŞİİRLERİ

BURSA ŞİİRLERİ

Sedat Sözen

Her nefeste, adımda yüzün gördüm, adın andım,
Bir gülüşe güzel söze dünyalar benim sandım,
Gözlerinde, daldığım rüyalardan uyandım,
Bu sevdanın bir ucundan tutar mısın, ey güzel!

Kah yıkıldım, hayallerim bir kuş gibi uçtular,
Kah sevindim, ümitlerim kaf dağını aştılar,
..

Devamını Oku
Ömer Ekinci Micingirt

O titrek bir ceylan bekliyor hâlâ
Sükûtu duyulur her an gün boyu
Hep benle beraber hep benim ile
Dertleri boşaltır derin uykuya

Ürperten yalnızlık ve yokuş diyar
Yürüyor geceye boyun bükerek
..

Devamını Oku
Ramazan Çiçekli

Katilimsin sen,
yavaş yavaş sinsice öldüren,
baktım görmedim,
dokundum hissetmedin,
İki aklım var biri kalbimde,
Bir gönlüm var sadece kalbimde
ve 'seni seviyorum
..

Devamını Oku
Ramazan Çiçekli

Bu bir isyan;
İhtiyaçların giderilmediği,
çözümsüzlüğün isyanı.
Bu bir al kaç.

Bu bir uyumsuzluk,
Değişimin hızlı değiştiği,
..

Devamını Oku
Ömer Ekinci Micingirt

Eşyaların sırtında manalara varınca
Kederlenir öpüşler yola düşer ar hayâ
Nehirler ruh kemirip topraklara sarınca
Belirsizlik gülümser merhem olur yaraya

Ben hecenin tellalı hiçbir şey biliyorum
Çok şeyleri görürsün şiirlerim hamakta
..

Devamını Oku
Aynur Yazıcı

Şerefyap ol, dön yüzünü vacibül vücuda,
Rahmet eyler, gark olursun nihayetsiz cud'a
Dikkat ile nazar et bak, kalp, sır ve ruhunla
Alemlerde mahlukat Ona varmış sücuda..

Yolcusu isen yolun, müstakimi hedef tut.
Hizmette en önde ol, ücrette nefsi unut.
..

Devamını Oku
Ramazan Çiçekli

O aşağı bak kendini gör,
yukarısı benim dedi.
Mal için kanaat getir,
mülk sahibi benim dedi.
Nasihate ölüm yeter,
düşmandır nefis dedi.
Akıl yolundan şaşma,
..

Devamını Oku
Ramazan Çiçekli

Kötülüğü hoşgör demiyorum,
içindeki duvarları yık gitsin.
Bugün ki duygularımız yarın
gerçeğimiz olmadan,
içindeki tıkanıklık bitsin.
Her an içindeki öfke ve kin
için içini yer bitirir.
..

Devamını Oku
Serap Tepedelen

Hani bir an için nasıl bir kadın olacağını kestiremedi.Daha doğrusu hangi tip kadın arasına giriyordu.Kendini bir kategoriye sokmak istedi,beceremedi.



'Aptal Kadın'rolünü oynadı bir süre.Saf saf baktı çevresine...Yaralandı,hırpalandı,örselendi durdu.Ancak 'aşk'denen o kahrolası duygu vardı ya,işte o duyguydu gözlerine mil çektiren.Yandı,kül oldu.'Yok canım,olamazdı-olmamalıydı-olmayacaktı da...Oysa hiçbir şey olmayacaktı ki zaten, eğer o 'cesaret'denen görünmez melek gelip omzuna konmasaydı...'Aptal Kadın', daha çoookkkk aptalları oynayacak,saf saf bakacaktı çevresine...


..

Devamını Oku
Seçkin Erdoğan

“İlk kez görmüş gibi! ”


Koparmayın beni dalımdan
Bırakında bir gün göreyim
Ayırmayın beni canımdan
Bırakında bir gün seveyim
..

Devamını Oku
Ramazan Çiçekli

Duygularıma tutun,
tutkularından kurtul.
Çaresizliğimin çaresi,
nereye gidersen git,
ruhum seninle beraber.
Yüreğin özgür şimdi,
istediğin yere götür.
..

Devamını Oku
Hamit Pala

Bu gece, son gece
Bu gece, o iki hece
Sevmek denilen bilmece
Yaşanır en derinden gizlice...

Kıvrık saçlarında ben
Bakışlarında yine ben
..

Devamını Oku
Ramazan Çiçekli

İlk dokunuş
doğum,
son dokunuş
ölüm gibi bir şey.
Hayat yalan,
ölüm gerçek ise,
Ölümsüzlük
..

Devamını Oku
Ramazan Çiçekli

Biz neden mutlu değiliz,
Diğer mutlu insanlar gibi,
Onlarda bizim kadar,
Kaderin elinde bizim gibi.

Hayatın amacı mutluluk,
Mutluluğa giden yol ise:
..

Devamını Oku
Hamit Pala

İnan sevdiğim inan ki olsun
Tüm arzuların sevinçle dolsun

Yalan sevdiğim seni unuttuğum
Dünya yıkılsa sensin mutluluğum

Söyle sevdiğim bir masal bana
..

Devamını Oku
Ali Özkan Asafoğulları

Kime sorsam derdimi
‘’Derman bulunmaz’’ diyor
Mutluluğa varmaya
‘’Kervan bulunmaz’’ diyor

Hasreti unutmaya
Acıyı uyutmaya
..

Devamını Oku
Ramazan Çiçekli

Sende ki sabun köpüğü
bir çocuk hüznü,
Sevdi mi çok seven,
çıtır çıtır yenen,
Küllerinden yeniden
doğan,
Düşerken yükselen,
..

Devamını Oku
Ömer Ekinci Micingirt

ölmedi az ilerde
kapısına
baş koymuş eşiğine

öksüz kaldı kelimeler
hepsi bu

..

Devamını Oku
Ramazan Çiçekli

Dünya döner ben dururum,
ben dururum dünya döner.
Gündüz geceyi,gece gündüzü izler.
Seneler bir gün,
bir sene üçyüz altmış beş gün,
ben yeri yer beni çeker.
Göz görür, kulak duyar,gönül hisseder,
..

Devamını Oku
Serhat Çalışkan

Bayramın ikinci günü,Görüklede yaşayıp,öğrenci olmayan herkes gibi,Orhanda günü nasıl ziyan edebilirimin telaşına düşmüştü.İki,üç seçeneği vardı,fazla değildi yapabilecekleri.Arkadaşları Bursa merkezine inip,gezmeyi teklif etmişlerdi ama bunu istememişti,boş ve amaçsız gezileri sevmezdi orhan,Amaçsızca yürümek istediğinde yalnız olmayı tercih ederdi,

Görükle nüfusunun,dörtte üçünü oluşturan,üniversite öğrencileri,bayram tatili için memleketlerine gittiklerinden,amerikan filmlerindeki,terkedilmiş kasabaları andırıyordu görükle.Buraya neden taşınmıştı,niye gelmişti,onun gibi hiperaktif biri için fazlaca monoton bir yerdi aslında.Ama yinde başlarda alışmakta güçlük çektiği bu şirin beldeye zaman içinde ısınmıştı Orhan.Zaten hep böyle olurdu,Orhan kolay sevemez,bağlanamaz,fakat eğer severse bağlanırsada,kolay terkedemezdi,Şimdi ona paris caddesinde bir evmi,Görüklede bir kulübemi deseler büyük ihtimalle bu ıssız köyde kalmayı seçerdi,Çünki alışmıştı buraya ve Orhan alışkanlıklarından vazgeçemeyenlerdendi,
Acaba Maviye olan sevgiside bir alışkanlıktan ibaretmiydi,sadece alıştığı içinmi seviyorum zannediyordu.sevgide şüphe olurmuydu,sevgiyle alışkanlık kıyaslanabilirmiydi,Hem Maviye alışacak kadar,Maviye tiryaki olacak kadar bir paylaşımları olmamıştıki.Öyleyse topu topu,birkaç telefon görüşmesi,birkaç mesaj,bir iki gecelik sohbete niçin roman yazmaya uğraşıyordu,Uğraşmak! Zorlamı yazıyordu,hayır kimse ona Maviye roman yazacaksın,bak fena olur haa mı demişti,Yoktu bir zorlama,dükkanda deftere yazdıklarını,sayfasına eklemek için internet kafeye gittiğinde deftere nerdeyse hiç bakmıyordu bile.İlk yazdığı cümleden sonrasını bilgisayar başında aklına gelenler oluşturuyordu.Yani aslında hazırlayıp geldiği yazıların hepsi bir sonraki sayfaya yazılır,acelesi yok erezyonuna uğruyordu.Romanın aslı dükkandaki defterde duruyor,Orhan o an aklına gelenlerden,ve hissettiklerinden bir roman daha çıkarıyordu.Bu daha çok hoşuna gidiyordu aslında,hayatında hiç plan yapmayı sevmediği gibi,yazılarındada yapmayı sevmiyordu.üçgün önce düşündüğü şeyleri,sanki o an düşünmüş gibi yazmayı sevmiyordu.Birşeyleri kurup,düzenleyip yazmak,
Şu satırda Maviye seni seviyorum derim,şurda delikanlılıktan dem vururum,biriki paragraf saçmalar,sonra son paragrafta afilli bir kaç cümleyi,vurucu cümleyle bağlar,etkileyici bir yazı yazarım,Bu çok içten pazarlıklı ve duygusuzca geliyordu ona,.Az evvel dükkanda romanın bu sayfasında uzun uzun atlardan,onların sadakatinden,yarışlarda yedikleri kırbaçlara rağmen üzerinden düşen jokeylerini çiğnemediklerinden bahsetmişti.Kendisinin at yarışlarına,,daha doğrusu atlara olan ilgisinden bahsetmişti, ve atların yaradılış biçimlerini,yaşantılarındaki o korkunç kölelik zihniyetini öyle böyle Maviyle olan muhabbetine dayandırmış,oldukça ilginç ama bir okadarda etkileyici bir yazı yazmıştı ama şimdi bu yazdıklarının onlarla alakası yoktu.Aslında bunun bir sebebide yazdığı defteri dükkanda unutmuş olmasıydı,konuyu tam bağlaya bileceğini sanmadığından,içinden gelenleri yazmak istiyordu.İçinden nemi geliyordu dersiniz,bu sayfaya baştan aşağı Mavi seni seviyorum yazmak
mavi seni seviyorum,mavi seni seviyorum,mavi seni seviyorum,mavi seni seviyorum.Tabi buna sayfanın son satırında başlayınca baştan aşağı yazamamıştı ama miktarın önemi varmydı.

..

Devamını Oku