“Bursa ıslandı, gönül hislendi yine! ”
İşte bak Bursa’ ma, düştü o damla
İlk yağmur yağdı ya, rabbim çok şükür!
Doğaya renk verdi, rahmetle canla
İlk yağmur yağdı ya, rabbim çok şükür!
..
'Benimle beraber! '
İsyan etmiş, içimde duygular
Yokluğun kalbimi, bil ki dağlıyor
Güneş bile küsmüş, bu gökyüzüne
Toplamış bulutları, benle ağlıyor!
..
Baksam gözlerine görür müyüm Bursa'nın yeşilini
Saçlarında yeni sürülmüş tarlalarımın kahvesini
Şeftali ağaçlarının çiçekleri dökülür mü yanaklarına
Tophanenin dik yokuşu yorar mı seni
Gelsen ramazan topuyla oynasak
Emir sultanda af dilesek yüzümüz tutmadan
Yıldız tepede yıldızlar şahitti yitirdiklerimize
..
'Aşkın gözü kör, sözü birdir,
Herkese aynı şeyi söyletir.
Seni Seviyorum...'
26.05.2011
Bursa
..
Bir gün yükümü yere bırakıp
Öyle bir mezar kazacağım ki
Sizlerden sevgi kadar, yıldızlar kadar uzak
Ve Tanrı'ya gönlüm kadar yakın olacak...
(Nisan 1952 - Bursa)
..
Bu son fırtına olsun, bir bahar getir bana
Ya günahımı affet ya mezar getir bana
Bu talihsiz hastanın kimsesiz odasına
Bir yaşama ümidi, yadigar getir bana...
(Nisan 1952 - Bursa)
..
Seni aramakla geçti yıllarım, sessiz sedasız,
Her yerde izin, kokun var ama sen yoksun,
Bir ömür tükettim, bittim, sensiz sevdasız,
Aldığım her nefes bir ceza senden yoksun...
(01.12.2007 - Bursa)
..
bir garip hüzün kapladı gönlümü,
ağlasam, derdimi atsam içimden,
yar gelip, uğruna versem ömrümü,
dağlasam, ruhumu atsam içimden.
Bursa - 26.04.2008
..
yine sensizlik avuçlarımda,
usul usul, üzerine titriyorum,
bir sensizlik kaldı ya senden bana,
onu da kaybetmekten korkuyorum...
10/02/08 - Bursa
..
Biraz keder, biraz hüzün, canım acır, gülmez yüzüm,
Çoğum bitti, kaldı azım, İki satır kalmaz yazım...
Bu şiirin sonu olmaz, dilim dönse, ekşir sözüm,
Anlamaz ki, nazlı kızın gönlü olsa olur sözüm...
(29.09.2007 - Bursa)
..
Saydıkça kısalır, sevdikçe uzar,
Söylemez sırrını, sordukça susar,
Sualsiz, kaderi gönlünce yazar,
Bir nefes alışta geçer bir ömür.
01.01.2015
Bursa
..
Bursa
TRABZON'A AĞIT
Kanımda hamsi yüzer, mertlik kokar toprağım.
TRABZON'da yeşermiş, burda solmuş yaprağım.
Ben tanımam başka mekan,sisli dağlar ararım.
..
Huyuma gittin
Suyuma gittin
Ocağıma İncir ağacı diktin
SOYSUZ..
05-08-2012..BURSA
..
altıgen kubbesi üzüm pazarı
nasuh ağa ece sultanı vardır
simavlı nazife iffet diyârı
dağ gibi sarsılmaz vicdanı vardır
çeşme kitabesi efsunlu mekân
cennetten bir köşe adeta her yan
..
Sözler sana kifayetsiz
Sensin söze tezyinat
Herşey seninle başladı
Tükenmede sensiz koca bir hayat.
04-04-2007 Bursa
..
Bir gizli anahtarla gelip kâlbimi açtın
Bir damla gibiydin sel olup bendimi aştın
Hummâya tutulmuş başı boş böyle gezerken
Sînende uyutmak emeliyle kucak açtın
(20.08.1985-Bursa)
(Mef’ûlü Mefâîlü Mefâîlü Feûlün)
..
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizin İç Anadolu’ya açılan inci şehri Elâzığ’dan bin km ötede yer alan, yazar Yaşar Bozyiğit’in ifadeleriyle; “İç-Batı Anadolu’nun göbeğinde kültür ve medeniyet merkezlerinden birisi olan; “âlimler yatağı, veliler yurdu” övgülerine layık olan…” Kütahyanın kâh cennetten bir köşe olarak, kâh Kemal Sevgi’nin şiirinde “Küçük Bursa diyerek sana paye verirler” ifadeleriyle isimlendirilen Simav’a gidiyoruz.
Elâzığ’la Simav arasında o kadar benzerlikler var ki, bir tefavuk eseri olarak diyorum, Simav’ın yiğit ve kahraman Kaymakamı Samet Ercoşkun ve onun etrafında kenetlenen bizim Elâzığ’daki gibi ‘vakıf insan karekterindeki adsız kahramanlar’ bir büyük, bir ideal davayı omuzlamışlar.
Doğu ve Batı kültürünü bünyesinde buluşturan tarihi ve efsanevi Harput Şehrinin mirasını en iyi şekilde temsil eden Elazığ Şehrinden Uluslar arası Hazar Şiir akşamlarının hülasasını omuzlamlamış ‘bir Uludağ yürüyor’ sanki! Çağın idrakine meftun Simav İlçemizde, şairlerin, ediplerin, yazarların ve mütefekkirlerin gayretleriyle bir, ‘irfan mektebi’ açılıyor. Bu mektebin ilk muallimi ve onur konuğu her Elâzığlının yakından tanıdığı, zaman içre sırlarını bile paylaştığı ve kendilerine hemşerim dediği Atatürk Yüksek Kurum Başkanı Pror. Dr. Sadık Kemal Tural oluyorlar. Bizlere apayrı bir zevk ve haz verende bu faaliyetin şiirimizin usta kalemi Yahya Kemal Beyatlı anısına yapılmış olması. İstanbul’u, onu besleyen manevi kaynakları tanımanız için yarım asır önce aramızdan ayrılan Türk’ün medarı iftiharı bu usta kalemi mutlaka tanımamı gerekiyor. Dopdolu bir salo’nda, dopdolu bir ruhla Prof. Dr. Sadık Kemal Tural’ın o veciz hitabeleriyle yönettiği panelde Üstadı bir daha anma ve şiirlerini Rıdvan Çongur’un gönüllere akan berraklıkta bir su sesindeki huzur veren bir sükûtta dinleme fırsatını bulduk.
Efeler diyarı Simav’da şairler yürürken, dağların omuz omuza verdiğini bir daha hissettim. Yazımın başında da ifade etmeye çalışmıştım, Simav ile Elazığ’ın coğrafya ve manevi iklim olarak benzerliğini! Elâzığ, Doğu Anadolu’da ulaşım bakımından bir kilit noktada yer almaktaydı. Simav’da İç Batı Anadolu’nun kilit kasabası; Balıkesir, Uşak, Kütahya, Denizli, İzmir, Bursa altıgeni içerisinde, her petekten bal alan bir arı kovanını nasıl da andırmaktaydı.
Doğrusunu söylerseniz, Anadolu ikliminin o canlı ve efsunkâr havası bizleri büyüledi. Simav’da, ‘adalet dağıtan hâkim bir yürek’ vardı. O yürekte, Ahi Evran ruhunun yaşadığını hissettim. “Dışı içine esir,/ İçi dışına hâkim”/ Korku vicdana tesir,/Sevgi illete hekim/ Şiirden taşan nesir/Mısralar asıl rakım/Payda da ortak kesir/Ortak gayeye hâkim/Gölgeler mi bize sır/Aynaya düşmüş resim.”
Bir resim düşüyor aynaya; ‘hayratı bütün damarlarıyla besleyen’ bir resim! Bir değil, binler aklı, bir yürekte saklayan bir mübarek dava nasıl da aksiyon haline gelmiş onu büyük bir aşkla, vecdle bir daha yaşadım. Dile kolay, Simav Belediye Başkanlığının nezaretinde; 40 kazan et, 8 kazan helva ve dahası; çorbası, pilavı, hoşabı 70 yıl devam eden dualı ve âminli bir gelenekle bir ummanı andıran sofralar halinde birlikte hazırlanıyor. “sevgi illete hekim” olmuş, hazırlanan binler sofralarında! Şairdeki sadakat bayrağı, bir vefa burcu bulmaş Simav’da! Bütün yüzler, size Hakk’a niyazı hatırlatan bir rıh olgunluğunda!
..
sırt çantamı alıp bir şehrin bilmediğim yollarında yürüyordum.yorgundum..bir aşkın acısı ve elimde ki terden başka hiçbirşeyim yoktu.Açtım... aşka belkide.isim isimsizliğim oluyordu ben bu şehrin sokaklarında yürüyordum belki sana rastlarım diye elimde adresin sadece taksiciye verilmek üzere duruyordu gitsem birşey değişmeyecekti ve yorgundum.Ayaklarım ne idüğü belirsiz bir koşuşturmayla ve hızlı adımlarla sana koşuşturuyordu sen bilmiyordun...ben hep sana koştum oysa bilmediğim sokaklarda aramadığım telefon hatlarında sana hep koştum.Anlayamadın beni oysa ben anlamlam yükleriyle karşına çıkmıştım bir adım ve bana kalan yalnızlık vardı...hediye sepetinden aşkını çıkartmıştın anlayamadan hediyeni çekip gittin birgün...
yoruldum seni beklerken sokak başlarında senden sonrada çok kadınlar tanıdım sevdim onları ellerim ellerine değemedi tiksindim...aklıma bir mızrak gibi girmiştin tanrıça filan olamazdın çünkü tanrılar onları sevenleri terketmezdi...Acılar çektim... gece terleyerek uyandığım yastığım gibi sırılsıklamdı gözlerim.ben seni ne zaman sevdim anlayamadım.o şehre geldiğim bilmediğim sokaklarında kaybolurken ellerin bir yerden çıkar dedim.çıkartabilirdin aslında ama sen hep gitmeyi denedin. seni hiçbir zaman suçlamadım ben.yaşam farlı bir anlayış açısıyla bizi kavuşturmuştu ve farklı anlayış açısıyla bizi ayırdı.senle beraber uçakları sevdim sevgililer getiren gemiler gibi uçakları bekledim.ben seni hep beklerdim oysa...gözlerimle elllerim ve dudaklarımla bekledim.bir şehre gittim kayboldum orada.ben seni hep sevdim.sevmediğim gün yoktu sana kötü şeyler söylerkende seni sevdim.ben sana aşık olmuştum sadece elimde olanla yetindim...senin için o kadar çok şeyden vazgeçmiştim ki kendimden bile...şimdi sana aşık olanlar listesindeyim ve kavuşamayanlar.ellerim hala yalana dair yazabiliyor unuturum belkide seni bu ellerle çünkü aslolan aşktı...
09,07,2004
bursa-kitapevi
..
Bir ortabaharda kahrettim kendimi
En güzel vaktinde yaşamak ve ölmenin
Yağmurların en kuru bestelerini dinledim
Rüzgarın demir tokatlarına cevap verdi yüzüm
Cam cam bütün gün emzirdim sensizliğ
Uzundu sensizlik daha emzirirdim kuşkusuz
Sensizlik bile terketmeseydi eğer.
..
Güneş gözümde bir uçurtma,
İpi elime dolanık.
Güneş beni ısıtır,
Yüreğime sarılıp..
(Bursa 18.07.2008)
..