Bir sabah düşle
Suyu berrak, ekmeği fişle
Sofasında sofran, kapısında kirişle
Bir ev düşle
Bahçesinde nar, berisinde şeftali
Ötesinde vişne…
Sen benimsin artık bebeğim
Seni ben büyüteceğim…
Gözlerinde ki bir buçukluk hüznü, silmem
Seni çığlıklar içinde uyandıran rüyalarını, değiştirmem
Gözyaşlarının yerine gülüşler, yerleştirmem
Söndür ışıkları.
Işık istemiyorum Mona,
Gün ışığı çalıyor seni benden.
Şu yukarıda yanan florasan
Nasıl da sönük kalıyor gözlerinin ferinde...
Gerek yok Mona anlama beni,
İçim,
İçim sana dar gelir
Anlamsız sıkıntılar, yüreğime ar gelir…
İçimde hınzır çocuk, hop oturur, hop kalkar
İçimde bir şeytan, sağ gösterip, sol çarpar
Ben evli değilim
Sen bekâr değilsin
Yani pencerelerimiz
Farklı açılıyor hayata seninle…
Ama seviyoruz ikimiz de
İşte yollarımız burada kesişiyor…
Anne sen mi geldin?
Gel anne gel!
Otur şöyle
Başım yine çok ağrıyor
Çaresizim yine
Ağlamak geliyor hep içimden
Ben…
Ben her neysem, kimsem...
Sahneye tutturulmuş herhangi bir karaktersem
Piyesin bir yerinde replik almışsam senden
Muhtemelen sıramın geldiğini anlamamışımdır
(Zeynep'in Recep'e Ağıdı...)
Zeynep, yedi köyün tek güzeli
Yedi köy bilmiş onu
O görmemiş kendi köyünden ötesini
Yedi can itmiş rahminden
Kalbim seninle, aklım da sende kalacak
Ama sen, her şeye rağmen kendine iyi bak...
Şimdi gidiyorum…
Bunu sürekli ertelediğimi biliyorsun
Kansız olacak korkma
Gözlerin bir çift namlu sözlerin kurşun
Çıkmıyor aklımdan kurşun savuruşun
Yalancı duruşundu en son vuruşun
Git şimdi artık seni eller avutsun
İlah ettim rüyalarıma boşuna
Burcu Hanım şiirleriniz olağanüstü... Okumuş olmak için okumamak adına hepsini okuyamadım daha. Özümseyerek okumak istiyorum hepsini. Bu şiirleri yazan bir şair mutlaka hâlâ yazıyordur diye düşünüyorum. Umarım ve dilerim bir gün paylaşırsınız onları da. Hassas yüreğinize, ince ruhunuza ve güçlü kale ...